Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
‘YOKSULLARLA DAYANIŞMA HAFTASI’ SİZCE BU ‘HAFTA’ KİMİN UYDURMASI
  • 0
  • 155
  • 17 Aralık 2020 Perşembe
  • +
  • -

Hemen söyleyelim;

1993 yalında kısa adı YOYAV…

Parantez açılımı; Yoksullara Yardım ve Eğitim Vakfı diye bir Vakıf kurulur…

Ve 12 Aralıkla 18 Aralık tarihleri arasını ‘Yoksullara Yardım Haftası’ olarak ilan eder..

Şimdi bu ‘ön giriş’ bilgi notunu okuyanlarınızdan bazıları da haklı olarak diyecektir ki;

“Yahu, 12-18 Aralık arası Yerli Malı ve Tutum Haftası değil miydi?”

Olsuuuun!

Ne fark eder? …

Her neyse…

Tekrar konumuza geri dönecek olursak;

Daha sonraları bu ‘Yoksullara Yardım Haftası’ olayını çok yerinde bulan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da çok olumlu bulur…

Ve 12-18 Aralık tarihleri arası Yerli Malı Haftasıyla birlikte yapılır…

Şimdi yine bazılarınız bir adım öne çıkarak diyecektir ki;

“Yoksullara yardım Haftası da neyin-nesi oluyor?”

“Yoksulluğun haftası mı olur?”

“Yoksul dediğin; 365 günün 360 gününü aç gezip, sadece bir hafta içinde yardım yapılırsa mı kurtulur?” vesaire, vesaire…

Sizler, bu ve buna benzer soruların yanıtlarını düşünürken…

Başka sorularla, başka yorumlara kapı aralamak istiyorum….

Şöyle ki;

‘Yoksulluk’ sahiden bir kader midir?

Alın yazısı mıdır?

Mukadderat mıdır?

Sımsıkı sarıldığımız şu ritüel inançlarımızdan;

“Beş parmağın beşi de bir olmaz.”

“Büyük balık, küçük balığı yemek zorundadır.”

“Ağaç eşik, demir eşiğe muhtaçtır”

“Allah isteseydi, herkesi eşit yaratırdı.!

“Önemli olan dünya zenginliği değil, ahiret zenginliği”

“Bugününe şükretmesini bilip, yerinde oturacaksın” gibi sözler neden hep yoksullara yönelik söylenmiştir?

Bu ve buna benzer sözlerin yanlış olduğunu söylemeye kalksan;

Aile ayıplıyor..

Diyanet ‘günah’ diyor…

Devleti yönetenler dersen; bir kılıfına uydurup yasaklıyor…

Ama öte tarafta ‘yoksulluk’ galu-beladan bu yana devam ediyor.

Yani cumhuriyetin 100. yaşına ayak basmasına iki adım kadar bir uzaklık kaldı;

Yoksulluk belası, bazı kesimlerin yakasını hala bırakmıyor!…

Dilendiriyor…

Çöpten ekmek, yiyecek toplatıyor…

Fitre ve zekat bekleyenler günden-güne çoğalıyor…

Sokaklarda sapasağlam adamlar -bir yöntemini bulup-sadaka topluyor.

Ramazanın gelmesine zenginler değil, en çok yoksullar seviniyor…

Oruç tutacağı için değil..

Akşamdan-akşama iftar çadırlarında karnını doyuracağı için…

Politikacıların ‘kumanya yardımı’ yapacağı kamyonlarda atılacak bir paket makarnayı havada kapmak için…

Yoksulların ‘kurban bayramlarını’ sabırla bekleyişinin nedeni;

Kurban kesmek için değil…

Yılda bir kere olsun et yiyeceği içindir…

Eskiden Aşık İhsani diye anarşist, bozguncu bir ozanımız vardı…

Söylediği komünistçe türkülerden dolayı hapisten dışarı çıkmazdı.

Ve sakıncalı bir türküsünün dörtlüğünde şöyle diyordu;

“Bilemiyom nasıl etmek

Düşünüyom nere gitmek

Beş nüfusa bir tek ekmek

Yetsin diyom yetmiyo ki.”

Değerli ozanımız, bu sözleri o zaman derdini anlatamayan ve yoksulluğunu ‘onur’ meselesi yapıp, kıyıda-köşede saklananlar için söylerdi…

Bugün derdini anlatacak düzeyde olan kravatlılar bile daha ucuz ekmek alabilmek için ‘ekmek kuyruğuna’ giriyor…

Üstelik herkesin gözleri önünde ve aleni bir şekilde ‘ucuz ekmek kuyruğuna’ giriyor da…

Ancak (beni bağışlasınlar) ‘bu ekmek kuyruğu, ortadan kaldırılması için nasıl bir çözül yolu vardır? diye nedense düşünme zahmetinde bulunmuyor…

Şimdi ben böyle dedim diye, sizde diyeceksiniz ki;

“Yahu, nasıl düşünsün kardeşim?”

“Bu ülkede sesini yükseltmek isteyen işçi coplanıyor”

“Ürününün değerini isteyen köylü isyankar sayılıyor”

“Bu mağdurların yanında duranlar ve durmak isteyenler;

Ya milli servet düşmanı, yada vatan haini ilan ediliyor”

“E, bu durumda nasıl sesini-soluğunu çıkarsın benim garibim” gibi tezler ileri sürenler varsa…

Vallahi daha benimde söyleyecek sözüm kalmıyor…

Geriye kala kala bir tek; “devam etsinler o zaman” demek kalıyor…

Efendim…

Derler ki; “Zenginin malı, züğürt’ün çenesini yorarmış”

Onun için bende daha fazla çenemi yormadan konuyu şöyle özetleyip sonlandırmak istiyorum…

Denildiğine göre; ülkemizde 20 milyona yakın yoksul varmış…

15 milyon dolayında insanımız işsizmiş ve karnını doyuracak kadar bir işe girebilmek için iş ararmış…

Bu benim bereketli topraklarımın üzerinde; yoksulluk yakasına kene gibi yapıştığı için 15 milyon dolayında insan sosyal yardım alarak yaşamını sürdürüyormuş…

Bu benim güzel ülkemde -eğer söylenenler doğruysa- dilenci sayısı 50 bin dolaylarındaymış…

Ve yine eğer istatistikler yalan söylemiyorsa;

Bu benim -ipin ucunu kaçıran ülkemde- 500 binin üzerinde elinde öğretmenlik diploması olmasına karşın atanamayan öğretmen….

Ve 1 milyonun üzerinde iki üniversite bitirmesine rağmen istihdam edilmeyen ve boşta gezen gençlerimiz varmış…

İşte umutları sönen ve yaşamını birilerine ‘imrenerek’ geçirenleri de yoksullar safına katıp sayarsak; rakamlar daha da tavana vuruyor…

Toparlarsak…

Neymiş efendim;

12 Aralık 18 Aralık arası ‘Yoksullara Yardım Haftası’ olarak ilan edilmiş…

Neymiş efendim;

“Devlet, yoksullara yardım yapıyormuş”

Yani bir başka ifadeyle;

“Balık ikram ediyormuş”

Peki ‘balık ikram’ edeceğinize….

Bu yoksulların ‘yoksulluktan’ kurtulmak için üretimin içine sokup da ‘balık tutmasını’ öğretmeniz daha iyi olmaz mı?

Ne dersiniz; bir ‘yoksul’ türküsüyle bitirelim mi sohbetimizi?

Tamam o zaman…

Ünlü Halk Ozanımız Reyhani’nin (bir zamanlar bizimde dilimizden düşmeyen) şu türküsüyle veda edelim birbirimize;

“Bir Abdullah vardı öldü dediler

Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun

Kefenin komşular aldı dediler

Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun.

Bir eşeğin vardı suya gitmezdi

Ahırdan çıkmaya gücü yetmezdi

Bu fakirlik seni hiç unutmazdı

Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun

365 beş gündür oruç tutardın

Senede bir defa iftar ederdin

Et görseydin çiğnemeden yutardın

Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun.

REYHANİ’yem ıskatına oturduk

Yarı buçuk bir salavat getirdik

Şeker çuvalına sardık götürdük

Ne ey oldu gardaş öldün kurtuldun.”

—————————————–

ÖNEMLİ NOT;

  1. Görsel, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan ‘ucuz ekmek’ kuyruğu…
  2. Görsel, aynı toplumun içinde yaşayanların ‘YAT’ keyfi…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM