YORGİ KAPTAN MI, PAŞA MI?

YORGİ KAPTAN MI, PAŞA MI?

Giresun’a Gümüşhane’nin Torul İlçesi Kopuz Köyü’nden göç ederek yerleşmiş ve tüccarlıkla meşgul bir Rum ailesinin oğlu olarak 1829 yılında doğmuştur. Babası gibi ticaretle iştigal etmiş, gemilerle Giresun’dan Rusya ya fındık ve kuru meyve satmış ve neticede kaptan olmuştur. Adı da Kaptan Yorgi olarak ünlenmiştir. Trabzonlu bir Rum tüccarının kızı ile evlenmiştir.

Kaptan Yorgi; 1885-1904 yılları arasında tam 19 yıl Giresun’da Belediye Başkanlığı yapmıştır.

Akla bir Rum’un nasıl oluyor da, Orta Karadeniz’de yüzyıllardır halkı Türk ve Müslüman olan, hem de “Cennetmeken Abdulhamit” döneminde, Giresun gibi bir şehirde Belediye Başkanlığı’nı,19 yıl kesintisiz yapabilir sorusu gelebilir.

Bu sorunun cevabını alabilmek için 1880’li yıllarında Giresun şehrinin yerleşik nüfus durumunu incelemek lazım.

Düyunu Umumiye, yani Dış Borçlar İdaresi (o dönemin IMF’si) hakkında araştırma yapan Fransız Cuinnet’e göre 1887 Giresun Merkez İlçe’de toplam 8.440 Osmanlı vatandaşı yaşıyor. Bunun 3.906’sı Rum, 946’sı Ermeni, 3.588’i Müslüman Türk’ten oluşuyor. Bu nüfusun yüzde 46,2’si Rum, yüzde 42,6 Türk, yüzde 11,2’si Ermenilerden oluşmaktadır. Sadece Gayrimüslimlerin toplamı yüzde 57,2 olarak tespit edilmiştir.

Dini ibadet yerleri de o günkü Giresun genel nüfus oranlarına paraleldir. 19. yüzyılın başlarında Giresun Merkez’de 8 Cami’ye karşılık, 12 Kilise mevcuttur. Bu Kiliseler’den birisi de Çan Kulesi ile meşhur olan; eski Hükümet Konağı’nın arkasındaki Metamorfoz Kilisesi’dir.

Geçtiğimiz günlerde Giresun kamuoyu Metamorfoz Kilisesi’nin yıkık çan kulesi ile meşgul olmuştur.

Giresun Belediye Başkanlığı’nca, Keşap Durağı olarak bilinen, resmi adı ise Osman Ağa Meydanı olan bölgede, Belediye tarafından yapılan yenileme çalışmaları neticesinde; Saat Kulesi adı altında tamamı taklit yeni bir Metamorfoz Çan Kulesi dikilmiştir.

Daha montaj aşamasından itibaren dikilmiş bulunan bu Çan Kulesi, Giresun halkından sert eleştirilere maruz kalmıştır. Sanal medyada yapılan eleştiriler hariç bu konu hakkında MHP Giresun İl Başkanı İbrahim Dizdar kısaca; ‘Bu yapılan Giresunluya ayıptır.’ demiştir.

AKP Giresun İl Başkanı Hasan Ali Tütüncü de; ‘Giresun Belediyesi maalesef Giresun tarihinde görülmemiş bir ayıba daha imza atmıştır.’ ifadelerini kullanmıştır.

AKP’ye yakın sendikacı Kerim Süral ise; ‘Oldu olacak Kaptan Yorgi’in mezarını da yap.’ şeklinde tepkisini dile getirmiştir.

Türk Ocakları Giresun Şube Başkanı Sayın Nazım Kuruca bölgemizde başlatılmak istenen Pontusçuluk faaliyetlerinden bahsedip; ‘Osman Ağa tarafından 1922 yılında yıktırılan Metamorfoz Çan Kulesi’nin Keşap Durağı’na Giresun Belediyesi tarafından yeni baştan yapılıp diktirilmesi kabul edilemez.’ diyerek tepkisini yazılı olarak dile getirmiştir.

Giresun’un yetiştirdiği gazeteci ve köşe yazarlarımızdan Ahmet Gürsoy konu hakkında; ‘Osman Ağa‘nın heykelini Giresun’a sığdıramayıp, dağın başına reva görenler; Yorgi Kilisesi’nin Çan Kulesi’ni Osman Ağa Meydanı’nın ortasına dikiyorsa, müsaadenizle bizde itiraz edelim.’ şeklinde konuştu. Giresun Gündem Gazetesi yazarlarından Ahmet Çıtlakoğlu köşesinde; ‘CHP’li Belediye, Rumlar döneminden kalma Çan Kulesi’ni ihya ederek gayrimüslim çan severlere saygısını izhar ediyor’ diye fikir beyan etmektedir.

Giresun Gündem Gazetesi’nin bir diğer yazarı Yıldırım Kirez de; ‘Kule; entelektüelliğinden ödün vermeyen şirin bir Karadeniz şehrinin göstergesi olup, tebaa, kul ve ümmet toplumundan Atatürk Milliyetçiliği doğrultusunda hızla yürüyen ve bir arada huzur içinde güvenle yaşadığımız şehrin simgesidir.’ diye yazarak Çan Kulesi lehin de mi yazdı, yoksa aleyhinde mi bulundu belli etmemeye çalışmıştır.

Çan Kulesi dikilmesi dolayısı ile yapılan eleştirilere Saadet Partisi Giresun İl Başkanlığı’ndan çok ilginç bir yorum gelmiştir. İl Başkanlığı, Çan Kulesi hakkında; ‘O kule, evvelinden Müslüman olmuştur; olmasa da halkı hükümdara tabi olmuştur.’ demekle Kerim Aksu’ya destek çıkmıştır.

Aynı günlerde eleştirileri yanıtlayan Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu; ‘Ben yeni düzenlenen alanda Saat Kulesi görüyorum. Başkaları ‘Haç’ görüyorsa onların sorunu.’ demekle Çan Kulesi’ne sahip çıktığını vurguluyordu.

Giresun Osman Ağa Meydanı’na dikilen Çan Kulesi’nin bu kadar tepki görmesinin tek nedeni; 1922 yılında içine dinamit koyularak yıkılması hadisesi değildir. Ülkemizde her gün Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden gelen ve binlerce ailemizi derin acıya boğan PKK katliamları ile 80’li yıllarda başımıza bela olan, Ermeni Asala terör örgütünün katliamlarının unutulmamasıdır.

Türk milleti yumuşak davranmanın ve ödün vermenin vebalini çok ağır ödemiştir ve de ödemektedir. Tamamı olmasa bile bir takım vatanseverlerin endişesi depreşmekte olan ‘Rum Pontus’ ideali tehlikesinin hortlatılmak istenmesi üzerinedir.

Daha dün denecek kadar kısa bir zaman önce; 9 Nisan 2016 günü Ankara’da Newroz Gazetesi ve Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi katkılarıyla; ‘1. Dünya Savaşı Sonrası Trabzon Vilayeti ve Pontus Sorunu’ isimli bir panel yapılmıştır. Bu panelin bir sunumu da sözde soykırımın iki figürü Sakallı Nurettin Paşa ve Topal Osman Ağa’dır.

Panelde konuşmacılardan birisi Osman Ağa’yı; ‘Sözde soykırımın iki figüründen biri’ olarak suçluyor ve Samsun’daki Rum çetelerinin temizlemesini ise; ‘Srebrenitsa katliamına’ benzetiyor.

Gene konuşmacılardan Yannis Vasilis Yaylalı da; ‘Bir asır önce Rumlara yapılan tehcir ve katliam bugün Cizre, Sur, Silopi ve Nusaybin gibi Kürt illerinde Kürtlere yapılıyor. Hepimiz Kürtlere destek olmalıyız. Kürtler bugün yenilirse hepimiz yeniliriz’ demektedir.

İsmindeki Vasilis adından Rum olduğu aşikârdır. Acaba Doğu bölgelerimizde ayaklanan isyancı Kürtler yenilirse bu Vasilis denilen Rum; Türkiye’nin hangi bölgesinde de yenilmiş sayılacaktır.

Başlıkta sunduğumuz soruya gelince;

1880’de bir Osmanlı kasabası olan Giresun’da Rum ve Ermeni tebaasından gelenlerin Türkler’den fazla olması, bir Türk yurdunda Türklerin azınlığa düşmelerini aklım pek almıyor. Kime sitem edeceğim, bilemiyorum.

Kaptan Yorgi Paşa’nın Giresun’da dindaşlarının da katkısı ile Belediye Başkanı olması çok normal. Anlaşılan o tarihlerde Giresun Türk şehri olmaktan çıkmış, bir Rum şehri olmuştur. Ta ki Allah ruhunu şad etsin; rahmetli Osman Ağa’ya gelinceye kadar Rum esareti altında kalmıştır.

Bir de bazı Pontuscular tarafından Kaptan Yorgi’ye Osmanlı Devleti’nin Paşa unvanı verdiği yazılıyor. Bu paşa Gazi Osman Paşa, Ahmet Muhtar Paşa, Cemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Fevzi Çakmak Paşa, Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa ve nice paşalar gibi bir paşa mı; yoksa affedersiniz şakacıktan bir paşa mı anlayamadım. Bu adam bir savaşa mı girmiş, bir cephede küffara karşı savaşmış da muzaffer mi olmuş? Ne karşılığında bu unvanı almış?

O devirde Giresun şehrine bilinçli olarak Türk sokmayan, Türk’e arsa satılmasına müsaade etmeyen, Rusya’dan devamlı Rum ve Ermeni azınlık getirterek şehre yerleştiren Kaptan Yorgi’ye; oğlu İzmir’in işgalini fırsat bilerek kendi evine ve azınlıkların evlerine Yunan bayrağı astıran, gizli Pontus çete reisi olan, Türk düşmanlığında azılı birer fedai olan Yorgilere, Osmanlı Paşalığını kim layık görmüş? Ortaya çıksın da görelim!…

Ey Türk; uyanık ol ve sorgula…

Mustafa Kıran Nasuhoğlu.17.04.2016.Giresun.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?