10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ SÖYLEMEK İSTERİM NE DÜŞÜNDÜĞÜMÜ

10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ SÖYLEMEK İSTERİM NE DÜŞÜNDÜĞÜMÜ

 

İnanmıyorum…

İnandırıcı bulmuyorum…

Bu yeryüzünden emperyalizm denilen melanet ortadan kaldırılıp yok olmadıkça, kutlanan gün ve haftaları hep saçma buluyorum!

Gülünç buluyorum!

Dünyanın hangi ülkesinden olursa-olsun, yönetilen halk kesimini kandırdıklarını düşünüyorum…

Neden mi böyle düşünüyorum?

Neden böyle düşündüğümü dilimin döndüğü ve aklımın erdiği karıyla anlatmaya çalışacağım…

Ancak, niye böyle düşündüğümü ifade etmeden önce, yine izin verirseniz bu “10 Aralık Dünya İnsan Hakları günüyle” ilgili tarihi bir anımsatma yapacağım…

İkinci dünya savaşı bitmiş…

Dünyanın ileri gelen ülkelerinin öncülüğünde birçok ülke bir araya gelerek BM (Birleşmiş Milletler) çatısı altında örgütlenmiş.

Daha sonra da 10 Aralık 1948 yılında başta ABD, İngiltere, Çin, Fransa, ve Sovyetler Birliği gibi dünyanın önde gelen hatırı sayılır devletlerinin öncülüğünde 18 devlet bir araya gelerek “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini” imza altına almışlar…

Ve hep birlikte yazılı bir protokol yaparak (kısaca) demişler ki;

“Bütün insanlar özgür, ve haklar bakımından özgür doğarlar”

Ki, aynen de öyle doğarlar…

Hep birlikte demişler ki;

“Herkes ırk, renk, dil, din, siyasal yada başka türden kanaat, ulusal yada toplumsal köken, mülkiyet, doğuş gözetmeksizin, bu bildirgede belirten bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.”

Sizce sahip midir?

Siz bunun üzerinde düşünürken, ben karar altına alınan bir öteki maddeye geçeyim…

  1. Madde de demişler ki;

“Hiç kimse kölelik, yada kulluk altında tutulamaz; her türden kölelik ve köle ticareti yasaktır!

Siz beni şu an göremiyorsunuz ama ben şu anda hem bıyık altından gülüyor, bir yandan da içimden akla-hayale gelmez küfürler ediyorum!

Bakın bundan 69 yıl önce ne demişler;

“Hiç kimseye işkence, yada zalimce insanlık dışı yada aşağılayıcı muamele yada ceza uygulanamaz.”

Güzel değil mi?

Ne diyorsunuz?

Yani alınan karar çok doğru ve güzelde, acaba o tarihten sonra işkenceler, baskı ve zulümler, aşağılamalar ortadan kaldırılmış mıdır?

Bu alınan kararlara uymayanlar uyarılıp cezalandırılmış mıdır?

Sizler bunun üzerinde düşünüp-dururken, ben bundan 69 yıl önce alınan 30 maddelik ‘insan haklarını’ çok hızlı bir biçimde kısa başlıklarla hızlıca sıralamak istiyorum…

Bundan 69 yıl önce ‘İnsan Haklarının’ altına imza atan büyük- küçük 18 ülke birlikte imza altına şunları da alıyorlar;

Yaşam hakkı. (az sonra kendi fikrimi söyleyeceğim)

İşkenceyi önleme…

Özgürlük ve güvenlik hakkı…

Özel yaşama ilişkin haklar…

Düşünceyi özgürce açıklama hakkı..

Kadın hakları…

Çocuk hakları…

Sağlık ve eğitim hakları…

Basın özgürlüğü hakkı gibi -insana yakışacak- hakların altına bu 18 ülke ve bugünün patronu ülkeler imza atmış…

Atmasına atmış da, ondan sonra ne yapmış?

İmza altına aldığı maddeleri uygulamaya koymuş mu?

Savaşları öteleyip ‘barış’ adına bir adım atmış mı?

Tam tersine ‘insan hakları’ adına öncülük yapan dünyanın öncü ülkeleri mazlum ülkelerin halklarını birbirine boğazlatmış!

Yani küresel güçlerin, patronların daha iyi yaşaması için; çıkarı olan ülkeler arasında savaşları yine onlar çıkarmış…

“İnsan Hakları” için 10 Aralık 1948 yılında imza altına alınan tarihten bu yana ne kadar savaş yapılmış?

Hangi ülke, hangi ülkeyle savaş yapmış?

Ülkeler arasında meydana gelen savaşlar, kendiliğinden mi, yoksa birileri mi kışkırtmış?

Örneğin daha dün Kuzey Afrika’nın kuzeyi Fas’tan başlayıp, Orta-Doğuya kadar yirmiye yakın ülkede iç savaşları kimler başlatmış?

Bu savaşların patronluğunu kimler üstlenip, kimler ortaklaşmış?

Soru listesini uzatın uzatabildiğiniz kadar…

Şimdi yavaş yavaş özetleyerek şöyle sonlandıralım…

Bundan 69 yıl önce 18 ülkenin bir araya gelerek imza altına aldığı “İnsan Hakları Beyannamesi” güzel olduğu kadar aynı zamanda -bana göre- dünya ülkelerinin ortak anayasası…

Ama uygulanıyorsa…

İmza altına alınan maddeler yaşamın pratiğine taşınıyorsa…

Kimin uygulayıp, kimin uygulamadığı denetleniyorsa güzel…

Şimdiiiiiii!…

Ben “insan hakları” deyince; çalışan emekçinin değil, onun emeğini sömüren ve sömürmekten de asla vazgeçmeyi asla düşünmeyen patronların ‘hakkı’ olarak algılıyorum!

Ben “insan hakları” denilince ilk aklıma gelen şey;

Seçenin değil, seçilenin…

Yönetilenin değil, yönetenin ‘insani hakları’ aklıma geliveriyor!

Ne zaman “İnsan hakları” diye bir şey duysam, alışkanlık mıdır bilmem, öncelikleri hep deste-deste ‘doları’ ve dövizi’ olanlara, ‘çek defterlerine’ milyarlar yazıp, imza atanlar geliveriyor!

“İnsan hakları” denilince, benim ilk aklıma gelen insanlar;

Bundan 69 yıl önce ‘İnsan Hakları beyannamesinin’ altına imza atmış olmalarına rağmen, bir avuç azınlığın çıkarları uğruna, milyonlarca insanı öldürenler ve acı çektirenler aklıma geliyor.

Kim bunlar diye düşünüyorum…

En sonunda şunların üzerinde karar kılıyorum;

“İnsan hakları” diyerek, insanlara yaşama hakkı vermeyenler;

Bugün yeryüzünde hala varlığını sürdüren emperyalistler…

Bundan dolayıdır ki; emperyalizm denilen bu melanet, canavar, kan emici vampir bu yeryüzünden kaldırılmadıkça dünyanın hiçbir ülkesinde huzur olmayacaktır…

Ve farkında olmadan onun icat ettiği ‘günleri’ kutlayacaktır…

Son söz;

Hoş kalın…

Emperyalizmin sömürü düzenine ve çıkardığı kirli savaşlara duyarsız kalmayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?