Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BİR YANDA SAVAŞ TANKLARI BİR TARAFTA İNSAN HAKLARI
  • 0
  • 196
  • 11 Aralık 2020 Cuma
  • +
  • -

Gel de çık işin içinden çıkabilirsen…

Gel de çöz bu problemi çözebilirsen…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Bugün; 10 Aralık…

Bundan 72 yıl önce…

Yani 10 Aralık 1948 tarihinde…

Birleşmiş Milletler bir araya geliyor;

30 maddeden oluşan; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin altına imza atıyor….

Ve o günden-bugüne 10 Aralık tarihi ‘İnsan Hakları Günü’ olarak kutlanıyor…

İmzaladıkları bildirgenin 1. maddesinde şunu yazıyorlar;

“Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.”

Doğru değil mi?

Güzel değil mi?

Acele etmeyin bitmedi…

İmzalanan ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin’ 2. Maddesi daha da güzel;

“Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal yada başka türden kanaat ulusal yada toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bu bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.”

Güzel mi?

“Elbette güzel” dediğinizi taa buralardan duyar gibiyim…

Ancak ‘güzel’ güzel olmasına da;

Daha iki gün önce Paris’te Başakşehir Spor Kulübünün yardımcı antrenörü PİRRE WEBO’ya -ırki olarak taşıdığı ten renginden-dolayı Avrupalı bir hakem siyah tenli spor adamını aşağılayıcı bir şekilde hitap ettiğini de unutmayalım…

Güney Afrika’nın efsane lideri Nelson Mandela diyor ki;

“İnsan haklarını inkar etmek, insanlığa meydan okumaktır” diyor.

Doğru mu?

Doğru…

Peki insanlığa meydan okuyanlar kimler?

Bu meydan okuyanların kimler olduğunu sizler çok iyi biliyorsunuz da…

Ben bilmeyenler ve bilip de ‘bilmezlikten’ gelenler için bir kez daha tekrarlamak istiyorum…

Bunlar;

Bugün konumuz olan ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine’ imza atan ve öncülük yapan devletler…

Dünyanın en modern, en teknolojik, en gelişmiş ve en öldürücü silahlarını hangi ülke ve hangi ülkenin silah tüccarları yapıyorsa;

O ülke insanlığa meydan okuyor…

Üstelik meydan okuyup, halklar arası savaşlar çıkardığı yetmemiş gibi, birde sahte barış çığlıkları atarak ve sureti haktan görünerek ‘İnsan Hakları Bildirgeleri’ gibi ‘bildirgelerin’ altına imza atıyor….

Yalan mı?

Peki yalansa;

Kim çıkarıyor bu kirli savaşları?

Kimler halkları birbirine düşman ediyor?

Yemeye ekmek bulamayan ülkeler mi?

Sivrisinek bataklığında yaşayan ve yaralarını saramaya ilaç bulamayan ülkeler mi çıkarıyor bütün bu kirli savaşları?

Örneğin;

1950’nin başlarında Kore’de çıkan savaş; kendiliğinden mi çıktı?

Yoksa elinde topu-tüfeği güçlü olan ülkeler mi çıkardı?

Yıllar önce Vietnam savaşını kim çıkardı?

Ya, Arap-İsrail savaşlarını?

Ya, Afganistan, Pakistan savaşlarını?

Ya, bitip-tükenmeyen Orta Doğu savaşlarını kimler çıkardı?

Yoksul ülkeler -canları sıkılınca- bir araya gelip;

“Gelin bir savaş çıkaralım da, birbirimizi öldürelim” mi dediler?

Hadi bunlar çooook-çok gerilerde kaldı diyelim…

Peki, daha yakın zamanda ‘Fas’tan başlayıp ve sırayla yerle-bir edilen Cezayir, Libya, Mısır ve Suriye savaşlarını kimler çıkardı?

Durup-dururken kendiliğinden mi çıktı?

Yoksa birileri mi çıkardı?

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

1948 yılı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin imzalanmasından bu yana 72 yıl geçti…

Bu 72 yıl içerisinde dünya genelinde irili-ufaklı 72 savaş oldu…

Ve halada devam ediyor…

Bu savaşları ‘birbiriyle savaşan’ ülkeler çıkarmıyor…

Bu savaşları; savaştırılan ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginliklerini ele geçirmeye çalışan emperyalist ülkeler çıkartıyor…

Hani en anlaşılır bir şekilde ve halk özdeyişiyle söyleyecek olursak;

“Çayın taşıyla, çayın kuşunu vuruyor.”

Yani yine başka ve benzeş bir ifadeyle;

“Bir taşla iki kuş vuruyor.”

Nasıl mı?

Nasıl olacak;

Hem ürettiği silahları satıyor…

Hem de savaştırdığı ülkelerin yeraltı-yerüstü zenginliklerine el koyup, sahibi oluyor…

Bu kadar basit…

Bundan 72 yıl önce imzalanan ‘İnsan Haklarından’ elde ettiğim “Düşünceyi açıklama özgürlüğü hakkımı” kullanarak, sohbetimizi şöyle özetleyerek sonlandırmak isterim…

1948 yılında çıkarılan ve bizimde taraf olduğumuz İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 10. Maddesi şöyle diyor;

“Herkesin hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesinde ve kendisine herhangi bir suç isnadında BAĞIMSIZ ve YANSIZ bir mahkeme tarafından tem bir EŞİTLİKLE, hakça ve kamuoyuna açık olarak yargılanma hakkı vardır.”

Peki, bu hak bizde uygulanmakta mıdır?

Bana bakmayın!…

Bu sorunun yanıtını ben sizlere bırakıyorum…

Hatta birde 9. madde var…

O da şöyle diyor;

“Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.”

Bak, bu maddenin yanıtını verebilirim…

Çünkü bu madde başka ülkelerde nasıl uygulanıyor ona bilemem ama, benim ülkemde öyle keyfi tutuklamalar yok Allah’a şükür!!!..

Efendim, son olarak demek isterim ki;

10 Aralık tarihi ülkemizde olduğu gibi bütün dünyada;

“İnsan Hakları Günü” olarak biliniyor ve kutlanıyor…

Gerçi ‘biliniyor’ dedim demesine de…

Bugün 85 milyona dayanan ülkemizde, bunu -yüzde olarak- kaç kişi biliyor?

Doğrusu bunu da ben bilmiyorum…

Aranızda bilen birisi varsa ve bizi de bilgilendirirse şahsen memnun olurum…

Son sözü size vermeden önce, Nelson Mandela’nın şu anlam dolu sözünü de sizlerle paylaşmak isterim;

“Özgürlük için gökyüzü satın almanıza gerek yok.”

Ruhunuzu satmayın yeter.”

Buyurun…

Şimdi söz sırası sizin…

Bu konuda elbet sizin de söyleyecekleriniz vardır.

İnsan Haklarındaki hakkınıza sığınarak, söyleyeceklerinizi söyleyin.

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM