Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BİRÇOĞUMUZ KARA-LASTİK GİYDİ SANKİ KARA-LASTİK KADERİMİZDİ
  • 0
  • 260
  • 07 Nisan 2021 Çarşamba
  • +
  • -

Merhaba sevgili dostlar,

Merhaba değerli canlar,

Doğmuşa-doğacağa,

Geçmişe-geleceğe,

Cümleten merhaba…

Sevgili sayfa okurlarım;

Sizlerin de çok iyi bildiği gibi ‘hayat pahalılığı’ tavan yapmış…

Gündemin konuları dersen; hepten birbirine karışmış…

Onun için şu sıralar karışıklığın ve karmaşanın içerisinde girmek istemiyorum…

Ve ceviz kabuğunun içini doldurmayacak şeyler yazmak istiyorum.

Örneğin;

Bugün sizlerle ‘Kara-lastik’ üzerine sohbet etmek istiyorum…

Hani şu bir adı da ‘Cızlavet’ denilen ve çocukken giydiğimiz lastik ayakkabılar vardı ya; işte ondan bahsetmek istiyorum…

Kara-lastik deyip de gelip geçmeyin…

Onu bulup da giyemeyenler bile vardı…

Bulunca da; sevincinden havalara uçardı..

Hele-hele yeni bir ‘Kara-lastik’ alırsa bize anamız-babamız;

Yastığımızın altına koyar ve kokusunu içimize sindire-sindire birlikte uyur!

Birlikte rüya görür!

Birlikte sabahlardık!

Ve o gün okula gitmek için adeta sabırsızlanırdık…

Sabırsızlanırdık;

Çünkü bir an önce yola çıkıp; ayakkabısı yırtık ve yamalı olanlara caka satıp, fiyaka yapmak isterdik…

Ve onları kıskandırmayı yeğlerdik!

Neden böyle düşünürdük;

Çünkü onlarda daha önce bize aynısını yapmışlardı…

Yani bir başka ifadeyle; intikam zamanıydı!

İster çocukluk deyin…

Ester yoksulluk veya görmemişlik;

Birde yeni ‘Kara-lastiğimize’ kavuştuğumuz gün eğer yürüdüğümüz yollar biraz ıslak ve çamurluysa; Yürürken ikide-bir arkamıza bakar ve yeni ayakkabımızın nasıl bir iz bıraktığını seyretmekten büyük keyif alırdık…

Biraz önce ‘Kara-lastiği’ yırtık ve yamalı olanlara “caka satar, fiyaka yapardık” dedim de aklıma geldi….

Biz köy çocukları kendi arkadaşlarımıza bunları yapardık ama…

Şehir çocukları da giydikleri ayakkabılarla bizleri kıskandırır ve bize üstünlük sağlamak için çırpınıp dururlardı!..

Çünkü onlar bizim gibi ‘Kara-lastik’ giymezler…

Kışın ‘boğazlı çizme, havalar iyi olunca da üstü saat kayışı gibi bağlanan ‘yazlık plastik ayakkabı’ giyerlerdi…

Yani okul giysilerimizde;

Hepimiz ‘kara önlük’ ve ‘beyaz yakalık’ takarak, eşitlik sağlanmak istense de…

Ayağımıza giydiğimiz ‘kara-lastikle’ giydiğimiz yamalı ‘pantolon’ eşitliğimizi bozar ve bizi ele verirdi!…

Her neyse…

Biz tekrar ‘Kara-lastik’ konumuza geri dönecek olursak;

Kara-lastik bizim kaderimizdi…

Kara yazımızdı…

Sanki alın-yazımızdı!

Okula yaklaştığımızda en yakın bir çeşmede veya dere kenarında çamurlarını iyice yıkar temizlerdik…

Okuldan eve dönünce yine akşamdan temizler bir kenara bırakır…

Ve eski ‘lastik ayakkabılarımızı’ giyer, oynamaya öyle giderdik…

Eski ‘lastik ayakkabılarımız’ dedim de aklıma geldi….

“Giydiğiniz bir lastik ayakkabıyı ne kadar giyerdiniz?” diye soracak olursanız; durun hemen onu da söyleyeyim;

Bizler, anamızın-babamızın bize aldığı ‘kara-lastik’ ayakkabıları en az bir-iki yıl giyerdik…

Bir tarafı yırtılıp veya delinirse; hemen yenisini alamazsın…

Kaldırıp bir tarafa atamazsın…

Yani göz göre-göre israf yapamazsın…

O ‘kara-lastik’ ya bir tamirciye götürülüp yamatılacak..

Ya evde ‘lastik yapıştırıcısı’ seleksiyon varsa iyice zımparalandıktan sonra eski lastiklerden bir parça kesilip, o yırtık ve delik kapatılacak.

Ve en az bir yıl daha giyilecek…

Hatta diyelim ki; ne tamirciye götürmeye şansınız var…

Nede evinizde yapıştırıcı olarak ‘seleksiyonunuz’ var…

Onun da kolayı var;

Kara-lastiğiniz yırtılan yerden kalın yorgan iğnesiyle ve kalıp iplikle dikilecek…

Ve bir müddet daha giyilecek…

Kara-lastiğin şu hünerlerini de söylemeden geçmek istemem…

Şöyle ki;

Yaz sıcağında çorapsız bir şekilde giydiğiniz ayakkabılarınızın içinde ayaklarınız terler…

Koşmak isteseniz;

Koşarken vıcık-vıcık sesler çıkararak, ayağınızdaki ayakkabı ters döner….

Es keza kalabalık bir yerde çıkaracak olsanız;

Ayak kokunuz sizi bulunduğunuz ortamda rezil eder!

Vesaire, vesaire…

Geçmişte adeta ‘kara kaderimiz’ olan bu ‘kara-lastik’ sohbetimizi özetleyerek sonlandıracak olursak….

O katran kokulu ‘kara-lastiklerin’ bile yenisini almak için düşler kurardık…

Yenisini alınca da sevincimizden havalara uçardık…

Ve iyice eskiyip giyilmez hale gelence de, çöpe filan atmazdık…

İşe yarar sağlam yerlerini ‘yama’ yapmak için bir kenarda saklar…

Ve ‘tabanını da keser, arkadaşlarımızla ‘çizgi’ oyununda oynardık…

Kısacası;

Bizim kuşak, ister ‘kara-lastik’ konusunda olsun….

İsterse başka araç-gereçlerimiz konusunda olsun…

Bizler;

Edinmek istediğimiz eşyalarımızın düşlerini uzun süre kurduktan sonra elde ettiğimiz için iyice özdeşleşirdik….

Ve onun içinde kolay-kolay vazgeçmezdik….

Vay be!

Nedendir bilmem;

Yine de o günler güzeldi be!

Kim bilir;

Belki de dünya bu kadar kirli değildi…

Her şey, doğal akışı içinde akıp giderdi…

Belki de günümüzde olduğu gibi ‘çıkar ilişkileri’ bu kadar zengin ve bu kadar ileri gitmemişti…

Hoş kalın,

Hoşça kalalım,

Arada-sırada;

Buna benzer anılarımızı konuşalım…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM