Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BÜYÜK DEDEM BİR ALEVİ DEDESİYMİŞ DAHA SONRA KÖYE “İMAM” DİKİLMİŞ
  • 1
  • 563
  • 21 Ağustos 2023 Pazartesi
  • +
  • -

Merhaba sevgili dostlar,

Merhaba değerli canlar,

Sayfamın takipçileri anımsayacaktır diye düşünüyorum…

Arada-sırada bazen özel ve bazen de tarihsel arşivlere girerek;

Saklanmaması gereken konuları sizlerle paylaşacağımı ifade etmiştim…

Her ne kadar soy-sop, nesep-mezhep takipçisi olmasam da;

Geçmişte baskılar sonucu saklanan inanç ve etnik kimliklerin korkusuzca, çekincesizce ve özgürce ifade edilmesinde yarar görüyorum…

Hatta ‘saklanmasını’ yaşadığımız çağın utancı sayıyorum…

Şimdi gelgelelim benim ‘yol ve soy’ yolculuğuma;

Benim soyumda birçok Orta Asya göçmeni gibi Horasan’dan yola girmiş…

Ve süreç içerisinde;

Yollarda, kırlarda düşe kalka…

Dağları ve yaylaları gece-gündüz kendine ‘yatak’ yapa yapa yola girmişler…

Yolları kısaltarak söyleyecek olursak;

Çepni Türkmen alevi kimliğiyle Gümüşhane’nin Kürtün İlçesi Taşlıca Köyüne gelip yerleşmişler…

Güvenç Abdal Ocağının yoluna ve ardına dizilmişler…

Bu yöreye yerleştiklerinde;

Takvim yaprakları 1800’lü yılların başlarını gösteriyor…

Kürtün yöresine gelen dedemizin adının; Ali ve lakabının da (Kara Veli) olduğu kayıtlarda geçiyor…

Ve bu yüzdendir ki;

Bizim mensup olduğumuz sülaleye ‘Kara-Veli’ sülalesi deniyor…

Şecereyi fazla uzatmayalım;

1828-29 Osmanlı-Rus savaşı çıkıp ve Ruslar, Gümüşhane-kürtün yörelerine yaklaşınca, bizimkilerin bir kısmı Tirebolu yöresine gelip yerleşiyorlar…

Kimileri;

Eynesil, Espiye, Güce ve Gelivera köyüne gelip, yeni bir yuva kurma peşine düşüyorlar…

Derken aradan çok zaman geçmiyor;

1853 yıllarında bu kez ‘Kırım Savaşı’ çıkıyor…

Bu kez de (benim soy kolum olan) dede tarafım, Aksu vadisinden Dereli bölgesine taşınıyor…

Ve bir başka ‘alevi köyü’ olan Bahçeli Köyünün ‘Titrik’ mahallesine yerleşiyor…

Yani o tarihlerde ‘Titrik’ mahallesi;

Zırhlıhan Mahallesiyle birlikte 1916 yılına kadar Bahçeli (Geğrez) köyüne bağlı bir mahalle…

Ve o tarihlerde aleviler inançlarını korkarak ve yasaklar yaşayarak yapıyorlar…

Cem ayinlerinde ne zaman ‘semaha’ kalksalar;

İnançlarını ve inandıklarını -her an baskın olacak diye- karanlık bir odanın içinde saklamaya çalışıyorlar…

Köyümüzün adının ‘Titrik’ olmasına gelince;

Yörede yapılan ‘cem ibadetlerinde’ semaha kalktığında transa girip, kendinden geçerek ‘tir-tir’ titreyip semah yaptığı için köyün adını ‘Titrik’ vermeyi uygun bulmuşlar…

Hatta inançlarına o kadar çok bağlılıkları olduğu içinde;

Alevileri suçlamak ve aşağılamak isteyenler ‘Titrik’ Köyü alevilerini ‘dinsizlikle’ ve ‘imansızlıkla’ suçlarmışlar…

Ve böyle suçlamalar yapıldığı içinde;

1916 yılında ‘Titrik’ köyü Bahçeli köyünden müstakil olarak ayrılınca köyün adını(sanki imansızmış gibi) ‘İMANLI’ koymuşlar…

(Ama bu isim sadece iki-üç yıl resmiyette kalmış, yani tutmamış)

Konuyu fazla dağıtmadan buraya bir not düşmek istiyorum o da şu;

Üst başlıkta ifade ettiğim ‘büyük dedem’ yani babamın dedesi 1881 yılında Atatürk’ün doğduğu yıl doğmuş…

Ve böylesine ortak bir paydaları olmuş olacak ki;

Büyük dedemiz hep Atatürk’ün felsefesinin ve aydınlığının peşinden koşmuş…

Aynı zamanda TBMM kuruluşu sırasında Atatürk’ün yanında duran ve Trablusgarp’ta Tabur İmamı (Namı) Kurtulmuş İmamı olan ve soy olarak aynı soydan olduğumuzdan ‘büyük dedemi’ bir şekilde ikna ediyor;

Cumhuriyet dönemiyle birlikte ‘Titrik’ köyünün ‘İlk İmamı’ oluyor…

(Bu nedenle bize köyde ‘Imamlar’ da denir.)

Ve aradan on yıl geçiyor;

Yerel yönetimler yasası çıkarılıyor…

Büyük dedem köyün ‘İlk Muhtarı’ olma unvanını da kazanıyor…

Eh, muhtar olup resmi yetkilere sahip olunca da;

Köyün ‘Titrik’ ismini değiştirerek, dedelerinin Kürtün İlçesindeki köyü olan ‘Taşlıca’ köyü olarak değiştirilmesini istiyor…

Ancak, kendi ömrü yetmiyor…

Daha sonra büyük oğlu Şükrü Karakaya muhtar olunca, vasiyetini yerine getirip köyün adını ‘Taşlıca’ olarak değiştiriyor…

Bu tarihsel, arşivsel sohbetimizi sonlandırırken, şöyle sonlandırmak isterim…

Büyük dedelerimin 1800’lü yılların başında Kürtün-Taşlıca köyüne yerleşmelerini ölçü alırsak;

Ben bu sülalenin 11. kuşağı oluyorum…

Ve dedem 1942 yılında ölünce, sülalede erkek çocuğu ilk ben doğduğum için ‘büyük dedemin’ adını ben taşıyorum…

Ve böylesi bir dedenin ismini taşıdığım içinde doğrusu çok mutlu oluyorum…

Mutlu oluyorum;

Çünkü ‘büyük dedemle’ ortak paydalarımız var…

Bu ülkenin kurucusu ‘Atatürk’ün tarihsel değerleriyle benzeş yanlarımız var…

Biraz öncede söylediğim gibi;

Dedem, 1881 yılında Atatürk’le aynı yıl doğuyor…

Bense, Atatürk’ün ölümünden 10 yıl sonra, o büyük devrimcinin Samsun’a çıktığı ay olan 19 Mayıs tarihinde dünyaya geliyorum…

Şimdi bu durumda nasıl mutlu olmam?

Son söz;

Umarım canınızı fazla sıkmamışımdır…

Gereksiz yere zamanınızı fazla çalmamışımdır…

Hoş görüle…

Sosyal Medyada Paylaşın:

1 Yorum

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM