Hatta ve hatta işin en düşündürücü yanı;

Vergilerimizle bol-keseden beslediğimiz ve tarafsızlığına inanarak bizim bildiğimiz TRT bile Cumhuriyetin 100. yılı adına yapılan etkinlikleri hiçbir ‘Kanalında’ yayınlamayacağını öğreniyoruz…

Gerekçe;

Filistin-İsrail savaşında hayatını kaybedenler varken, ülkemizde Cumhuriyetin 100. Yıl Etkinliklerini TRT ekranlarından yayınlamak doğru olmazmış…

Şimdi sesimizi-soluğumuzu çıkarıp da diyemiyoruz ki;

“Yahu kardeşim, sen böyle sudan bahaneler uydururken, İsrailli bir yandan Gazze’yi bombalıyor, bir yandan arkadaşı ölüyor…

Bir yandan da Gazze sınırında ‘Barbekü Partisi’ yapıyor…

Bunlar ölenlerine saygı duymazken bize ne oluyor” diyemiyoruz…

Uyduruk bir gerekçe öne sürüyorsun;

Bari akla-mantığa yakın bir gerekçe uydur da, uydurduğun gerekçe kılıfına uygun olsun…

Örneğin çekinmeden şunu söyle;

“Her gün sınır ötesinden ‘şehit cenazeleri’ gelirken…

Daha depremde yaşanan acıların yarasını saramazken…

Kadın cinayetlerini önünü kesip, daha durduramamışken…

Tarikat ve Cemaat örgütlerinde küçücük çocuklara yapılan tecavüzleri daha önleyememişken;

Böylesi bir ortamda nasıl kutlarız Cumhuriyetin 100. yılını” diye gerekçelendirin bari…

Kaldı ki;

Cümle-alem biliyor sizin ‘Cumhuriyete’ sıcak bakmadığınızı…

Bundan öncede tanığı olmuştuk en tepede oturanlarınızın;

Ucuz gerekçeler uydurup, onlarla birlikte bir yerlere sıvıştığınızı, bilmeyen ve duymayan kalmamıştı ki…

Bu inanılması zor ve ucuz gerekçelerin yerine ve efendilerinizi temsilen şu daha inandırıcı olan gerekçeleri öne sürebilirdiniz;

“Yahu, cumhuriyetin ilk 15 yıllık diliminde yaptırdığı 46 fabrikayı, onlarca işyerini ve işletmeleri efendilerimiz bilumum Kamu İktisadi adını taşıyan ‘KİT’ler devletin üstünde kambur oluyor diye ‘yok’ fiyatına eşe-dosta peşkeş çekerek, satıp savdılar…

Ve yerine de istihdam sağlayacak hiçbir fabrika yapmadılar…”

Üreten fabrikaları elden çıkarıp sattıktan sonrada;

Toplumu vahşi kapitalizmin uygulaması olan ‘tüketim kültürünün’ içine attılar…

Ve dışarıya olan borcumuz ikiyken, dörde katladılar…

Değil yetmiş yaşın üzerindekileri, doğmamışları ve yedi yaşındakileri de geleceğe borçlandırdılar…

Cumhuriyetin 100. yılında yüz kızartıcı gerekçelere devam edelim;

Eğitim Sistemimiz cumhuriyet kurulduğunda çağın, ilimin, bilimin yolculuğunu yapmaya karar verip yola girmişti…

Günümüzde tekrar medreselere ve ortaçağın karanlığına dönme projeleri üretiliyor…

Ve 600 bine yakın öğretmen ‘atama’ beklerken, İmamlar, Mollalar ve Vaizler derslere giriyor…

Şimdi bu durumda nasıl olurda ‘Cumhuriyetin 100. yılını’ görül rahatlığı içinde kutlayabilirsin? diye gerekçelendirin bari…

Durun daha bitmedi…

Cumhuriyet 100 yaşına geliyor;

“Piyasanın enflasyon hesabı yapılıyor…

Asillerin ‘vekilleri’ ve ’emeklileri’ enflasyonun üzerinden, daha başka kurum ve kuruluşlardan ‘huzur maaşı’ adı altında 5-10 yerden maaş alırken, emeklilerin maaşı açlık ve ölüm sınırında nal topluyor…

Ve emeklilerle dalga geçercesine cumhuriyetin 100. yılında 5 bin lira gibi gülünç bir sadaka veriyorsun..”

Şimdi bu durumda;

Cumhuriyetin 100. yılı adına ne gibi etkinlikler yapılıp da, TRT’den bu etkinlikleri huzur içinde yayınlayabiliriz” deyin bari…

Bak bu emekliye laik görülen ‘5 bin lira’ sadaka konusu açılmışken, bizi yöneten muhterem büyüklerimize naçizane şöyle küçük bir öneriyi bu araya sıkıştırayım….

Cumhuriyetin 100. Yılında;

Emeklilerin maaşına doğru-dürüst bir zam yapmadınız…

Hatta bazı emeklileri 7500 lira gibi gülünç bir ücretle asgari ücretlinin bile kat-kat altında bıraktınız…

Ve 100. yıl ikramiyesi adı altında da -çalışmayanlara- 5 bin TL sadaka vermeyi laik kıldınız…

Yapmak istediğim öreniyse şu;

Bari emeklilere ya yaptığı hizmet yılı kadar bir ikramiye verin…

Ya da nüfus yaşına göre bir ikramiye verinde bir işe yarasın…

Çalışırken gün yüzü görmedi, bari gider-ayak yaralarını sarsın…

Özetlersek;

Cumhuriyetimiz 100. yaşına gelmesine rağmen, gün geçtikçe yoksulluk tavan yapmışsa…

Hala çöp konteynırlarından yiyecek aranıyorsa…

Akşam karanlığında ‘Pazar Yerlerinde’ çürük sebze toplanıyorsa…

Sabahtan akşama kadar ‘ucuz ekmek’ için kuyruğa giriliyorsa…

Açlıktan ölmek istemeyenler bayat ekmeği fırınların kapısına asılan askıdan alıyorsa…

Gerçekten de ‘Cumhuriyetin 100. yılını’ dünya-alemin gözleri önünde kutlamak çok ayıp olur…

Bırakın ‘ayıplamayı’ ederi üç kuruşluk olan ülkeler bize türkü yakar…

Son söz;

Cumhuriyetin 100. Yılını kutlamak istemeyenler varsın kutlamasın…

Varsın yapılan ‘etkinlikleri’ TRT Kanalında yayınlamasın…

Varsın cumhuriyet sevmezler kutlamalardan uzak kalsın…

Bizler küçük programlarla da olsa, cumhuriyetin 100. yılını inançlı bir şekilde yüreğimizin derinliklerinde kutlarız…

Kalın sağlıcakla…