Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
DOLARIN DÜŞÜŞÜNE SEVİNİYOR DAVUL-ZURNA HALAY KURUYOR
  • 0
  • 259
  • 24 Aralık 2021 Cuma
  • +
  • -
Ama kendi yaşamını ilgilendiren;
Temel gıda maddelerine gelen zamlar el yakıyor…
Peyniri, zeytini gramla alıyor…
Kıymanın ve tavuk etinin yanına yaklaşamıyor…
Kendisi girmese bile komşusu bayat ekmek kuyruğuna giriyor…
Kısacası;
Dolar babaları kendi aralarında ‘al takke, ver külah’ oyunlarıyla en fazla kar etmenin peşinde koşuyor…
Kendi parası sürekli değer kaybederek yerin dibine çakılıyor…
Bizimki; inmiş meydana davul-zurna ‘halay’ çekiyor…
Vur patlasın, çal oynasın mukabilinden göbek atıyor…
Sadece göbek atsa iyi…
‘Dolar’ hızlı bir şekilde 18 TL’den 12 TL’ye düştü diye tepsi-tepsi tatlı ve baklava dağıtıyor…
Hayatında ufacık bir ‘dolar’ birikimi olmasa da…
Kendi parasının dışında bir kerecik olsun ‘dolarla’ alışveriş yapmasa da…
Birilerine şirin görünebilmek için;
Meydanlarda sahte ‘dolar’ yakma şovu yapıyor…
Hatta ve hatta uzaktan bir kadın en yüksek tondan şöyle bağırıyor;
“Çatlayan çatlasın!”
“Patlayan patlasın!”
“Kıskananlar varsın kıskansın” diye sevinç çığlığı atan bir kadının sesini duyuyoruz davul-zurna eşliğinde…
Şimdi bu durumda ne demeli bilmem ki…
Hangi terazinin kefesinde tartıp değerlendirmeli!?
Çünkü bu olay psikolojik ve psikiyatrik bir vaka…
Öyle ya…
Deli zararına güler gibi;
Benim garibim de çektiği mağduriyete gülüyor!
Mazotun fiyatı çıkmış bilmem nereye..
Traktörüne mazot almakta güçlük çekiyor.
Mazot alamadığı için tarlasını süremiyor.
Alacaklısı ve icracılar kapısından eksik olmuyor…
Benimkisi inmiş meydanlara davul-zurna göbek atıyor!
Dolar 18 TL’den 12 TL’ye düştü diye seviniyor…
Ve sevincinden sokaklarda tepsi-tipsi tatlı dağıtıyor..
Ama her nedense şunu düşünmek bir türlü aklına gelmiyor;
“Dolar aşağıya düşmeyi düştü de, neden onunla birlikte mazot fiyatları da aşağıya düşmüyor?”
Aşağı düşmesinden vazgeçtik;
“Neden her Allah’ın günü akaryakıta zam yapılıyor” diye düşünmeyi aklından geçirmiyor…
Bir-zahmet aklına gelip de demiyor ki;
“Hadi diyelim ki, dolar yükseldiği için akaryakıtlara ve ona bağlı olarak diğer tüketim ürünlerine zam geliyor.”
“Ama dolar hızlı bir şekilde inişe geçip, bilmem nerelere kadar düşmesine rağmen, onunla birlikte yapılan zamlar niye düşmüyor?” diye düşünme zahmetine katlanmıyor benim -her şeyi çok bilen- vatandaşım…
Ancak, durup-dururken fazla haksızlık etmiş olmayayım…
“Hani” diyorum..
“Acaba” diyorum;
“Halkımız öğretilmiş çaresizliğin bataklığına saplanıp, psikolojik travmaların yaşandığı sürecin içine girmiş olabilir mi?”
Veya da ne bilim ben;
“Belki de ne yaptığını ve yapacağını şaşırıp, belki patlama noktasına gelmiştir.” diye de düşünmüyor değilim hani…
Açıkçası bu da aklımdan geçiyor…
Hani ‘Kurtuluş Savaşı Destanında’ şöyle bir betimleme yapılır;
(…)
“Bir kere bir dert anlayan düşmesin önlerine,
Ve bir kere vakterişip;
“Gayrik yeter” demesinler.
Ve bir dediler mi
İsrafil surunu urur
Mahlukat yerinden durur
Toprağın nabzı başlar
Onun nabızlarında atmağa
Ne kendi nefsini korur
Ne düşmanı kayırır
Dağları yırtıp ayırır
Kayalar kesip yol eyler
Âbıhayat akıtmağa.” diye tanımlanır ya Türk köylüsü..
Yani kısaca demem o ki;
Davul-zurna ile meydanlara inip halaylar kurulup, göbekler atıldığına göre, belki de bu bir silkinişin ve ayağa kalkmanın işaretidir…
Neden böyle düşünüyorum derseniz?
Hani yüzyıllar önce buna benzer bir öykü yaşandığı söyleniyor da, onun için böyle düşünüyorum…
Bilmeyenler ve unutanlar için isterseniz bir kez daha paylaşalım bu yaşanmış veya bir yaşanmışlığa uyarlanmış öyküyü…
Anlatılan öykü şöyledir;
Bir zamanlar Padişahın birisi sürekli vergileri artırırmış…
Ve ardından da Vezirini halkın arasına göndererek;
“Bak bakalım halk ne yapıyor?” dermiş…
Vezir verilen görevi yerine getirdikten sonra geri döner ve padişaha;
“Söylenmeye başladılar sultanım” dermiş…
Padişah bu kez; “iyi iyi, vergileri biraz daha artırın” dermiş..
Halkın tepkisini ölçmek için Vezirini tekrar halkın içine gönderip, yeni bir rapor istermiş…
Vezir halkın arasında dolaştıktan sonra tekrar geri döner;
“Bu sefer halk çok kızgın, bağırıp duruyorlar” diye rapor verirmiş.
Padişahsa;
“Kızmaktan, bağırıp-çağırmaktan bir şey olmaz. Siz vergileri biraz daha artırın” diye talimat verirmiş…
Ve tekrar yeni vergiler koyulurmuş..
Vezir tekrar halkın arasında dolaşır ve tekrar padişaha rapor vermek için huzura çıkar;
“Sultanım, halk sokaklara döküldü. Kavga, dövüş ve kan gövdeyi götürüyor, acaba ne yapsak?” diyerek, padişahın fikrini almak istermiş…
Padişah yine durumu ciddiye almaz;
“Kavgadan-dövüşten bir şey çıkmaz. Siz vergileri biraz daha artırın.” diye talimat verirmiş…
Vergiler yeniden artırılırmış…
Vezir, halk arasına tekrar çırakmış.
Ve padişah “bu sefer ne yapıyorlar?” diye sorunca, Vezir bu son durumu şöyle anlatmış;
“Padişahım, halk sokaklara inmiş, yapılan vergilere katıla-katıla gülüyor, Davul-zurna çalıp oynuyor.” diye rapor veriyor…
Bu kez padişah;
“Tamam, vergiyi daha artırmayın. Bu iyiye işaret değil.” diyor…
Sohbetimiz için bu örnek yeterlidir diye düşünüyor;
Ve şimdi sözü size bırakıyorum…
Buyurun…
Şimdi söz sırası sizin…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM