Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
GENÇLERİMİZ MODERNLEŞMİYOR TAM AKSİNE GİTGİDE YOZLAŞIYOR
  • 0
  • 140
  • 05 Mart 2021 Cuma
  • +
  • -

Hem de öylesine yozlaşıyor ki;

Yaşadığı dünyayı hep toz-pembe sanıyor…

Ve gerçeklerin ne olduğunu bilmeden;

‘Öğretilmiş çaresizlik’ içerisinde kıvranıp duruyor…

İster bir köylü çocuğu olsun;

İster küçük bir kasaba çocuğu…

İster dar gelirli bir ailenin kızı olsun;

İsterse askeri ücrete talim eden bir ana-babanın oğlu olsun hiç fark etmez…

Günümüzde bütün gençlerin yüzde-doksanı;

Gelir düzeyi çok yüksek varlıklı bir aile çocuğu gibi tarif etmeye çalışıyor kendini…

Hatta ve hatta şairimiz Orhan Velinin dizelerinde belirttiği gibi;

“Cep delik,

Cepken delik” olsa da…

Gündelik yaşamında ünlü bir futbolcu veya sanatçı edasında yaşamaya çalışıyor…

Hatta bu gençlerimizi üç kategori üzerinde de değerlendirebiliriz…

Ve gelişigüzel şöyle sıralayabiliriz…

Birinci kategoride; Vücudunun muhtelif yerlerine ve koluna-boynuna dövme yaptıranlar…

İmaj yaratmak için; saçlarını haftada-bir farklı şekilde tıraş ettirip ve gökkuşağı rengine boyatanlar…

Ve gündelik konuşmalarında vedalaşma sırasında; “Çavv!” diye selamlaşanlar…

Şaşkınlığını “O may gard” diye gırtlaktan İngiliz aksanıyla konuşanlar…

İkinci kategoride ise;

Başında takkesi, sırtında cüppesi ve bıyıksız sakal bırakanlar…

Belden yukarısı Arabistan giyimli…

Belden aşağısı Paris modasını takip eden…

Ve ilk karşılaşmada olsun, istese ayrılırken olsun bütün selamlaşmalarını;

“Selamünaleyküm” olarak yapanlar…

Üçüncü kategoride ise;

Sayıları çok azda olsa, bir yandan dünyada meydana gelen pozitif, bilimsel ve toplumsal gelişmeleri takip ederken, kendi öz-kimliğinden uzaklaşmamak için ayak direyen gençlerimizde var…

Evet…

Şimdi tekrar konumuzun üst başlığına geri dönecek olursak;

Gençlerimizi hangi kategoriye yerleştirirsek yerleştirelim…

Hangi kategoride değerlendirirsek değerlendirelim…

Bu kategorize ettiğimiz gençler; bizim gençlerimiz…

Yani;

“Bir ülkede fakirlerin, bebeklerin içeceği sütü, zenginlerin köpeklerine içirdiği kapitalist sistemin ziyan ettiği bu gençler bizim gençlerimiz.”

Yani;

Gün geçtikte üretimden uzaklaştırılan ve tüketim kültürüne alıştırılan…

Tüketim kültürüne yönelik, popülist piyasa kültürüyle yozlaştırılan…

Abur-cubur televizyon yarışmalarıyla gençlik yılları elinden çalınan;

Bu gençler bizim gençlerimiz…

Hani basanın-anasının ve kendisinin hiçbir işi-gücü yokken;

Elinde en pahalı ve en son model cep telefonlarla konuşan…

Ve evinde kahvaltı yapmayı ilkellik ve banal diye değerlendirip;

Dışarıda ‘kahvaltı yapmayı’ bir matah sanan bu gençler bizim gençlerimiz…

Yani;

Bu sömürü düzeninin gençleri…

Zengin aile çocuklarına ‘rol model’ seçip –bir anlamda- onlara imrenenleri!…

Yani;

Devletin 30 dakikada ambulans gönderemediği, ancak bir şirketin 30 dakikada eve pizza servisi yapabilen Neo-Liberal ve kapitalist sistemin içinde yer alan bu gençler;

Bizim gençlerimiz…

Şimdi ben gençlerimizin yozlaşmasına neden olan sistemin ‘kapitalist sistem’ olduğunu söyleyince; kim bilir kaç kişi homurdanmaya başladı…

Ancak kim ve kaç kişi homurdanırsa homurdansın…

İşin gerçeği bu…

Durun en iyisi aklıma geldi…

Burada sözü –bilenler bilir- Dilber AY diye THM sanatçımız vardı sözü ona bırakayım…

Bakalım ‘kapitalist sistem’ konusunda ne demiş? Birde onu dinleyelim.

(kendi konuşma aksanıyla veriyorum)

“Şu hayatta ne gadar insan tanıdıysam hepsi de gabitalizmden nefret ediyorlardı.

Benim böyle şeylere pek ahlım ermez gardaş…

Ama bu gabitalizmin çoh şerefsiz bi şey olduğu besbelli…”

Kendimize şu soruları sorarak özetleyecek olursak;

Sizce bizi yönetenlerin, gençlerimizi tüketim kültüründen uzaklaştırmak için herhangi bir çabası ve projesi var mı?

Diyecekseniz ki;

“Koskoca devletin TV kanalı TRT bile özel TV’lerle yarış edercesine Misafirim Var yemek kültürü yarışması yaparsa; gençlerin kültürel donanımını geliştirmek için nasıl zaman ayırsın?”

Hadi diyelim ki özel TV’ler ‘tüketimi hızlandırmak için bazı görevler üstlenmiş:

“Pelin Karahan’la nefis tarifler”

“Hepsi bu yemek programında”

“Yemekteyiz”

“Ardanın Mutfağı”

“Mehmet Özer ile mutfakta”

“Gelinim Mutfakta” gibi birbirinden leziz ‘yemek programları’ varken;

Kalkıp da gençleri üretimin içine yönlendirecek program yapacak halleri yok ya!…

Eh, vergilerimizle beslediğimiz…

Devletimizin tarafsız (!) diye bellediğimiz TRT’de özel TV’ler ne yapıyorsa; onun iki kat fazlasıyla yapıyor…

Yalan mı?

Onun için ben gençlerimize asla ve asla eleştirmiyorum…

Suçlamıyorum…

Eğer eleştirilecek ve suçlanacak birisi varsa;

Onun da bizatihi –her konuda olduğu gibi- suskun kalan bizlerin olduğunu çok iyi biliyorum…

Ve birde bu olumsuzluğu yaratanların kimler olduğunu da….

Son söz…

Şairin dediği gibi;

“Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak

kabahat senin,

– demeğe de dilim varmıyor ama –

kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”

Yani;

Öncelikle gençlerin değil bizim…

Yani siz ebeveynlerin,

Bu konuda gıkı çıkmayan akademisyenlerin,

Yani ‘aydın’ geçinen hepimizin…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM