Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
HASTANELERDE BOŞ YATAK YOKSA EĞER SÖYLENENLERDE DOĞRUYSA
  • 0
  • 180
  • 26 Kasım 2021 Cuma
  • +
  • -

Ya, bu işin içinde bir iş var…

Ya da bir bit yeniği!

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

Hani şu bir türlü kapıdan öteleyemediğimiz ‘korona-virüs’ denilen baş belası var ya…

Hani bu baş belası salgını aha bugün öteleri, aha yarın öteleriz diye bizlerde mümkün olduğu kadar kurallara riayet etmeye çalışıyor ve zaman zaman evimizden dışarıya çıkmıyoruz ya..

Uzatmayalım…

Dünde hem hava çok soğuk ve yağmurlu olduğu için…

Hem de ilimizde bu ‘baş belası salgının’ yükseldiği söylendiği için dışarıya çıkmaya yeğlemedim…

Evimde oturup;

Biraz kitap okudum..

Biraz arşivimde bulanan eski notlarımı karıştırdım..

Birazda TV kanallarında ‘ne var, ne yok’ diye dolaştım..

Ve televizyon kanallarının birisinde;

Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’yla ilgili şöyle bir habere rastladım.

Özetleyerek vermek istiyorum…

Güya sağlık bakanımız Fahrettin Koca, Dünya Sağlık Örgütüne müracaat ederek diyesi ki;

“Avrupalı hastaları Türkiye’de muayene edelim.”

Haberi dinleyince şaşırmadım dersem, vallahi çok şaşırdım…

Hatta şaşkınlığımı biraz frenlemek için sesli sesli “Allah Allah” dedim….

“Kelin merhemi olsa başına sürer” diye de gerekçelendirdim…

Sizce de öyle değil mi ama;

Sen daha günlük vaka sayısını 25 binin altına düşürememişsin…

Günlük -ortalama- ölüm sayılarını 200 binin altına indirememişsin…

Üstüne-üstlük;

“Korona-virüsten dolayı hastanelerimizde boş yatak yok” diye demeç vermişsin…

Şimdi de kalkmış Dünya Sağlık Örgütü üzerinden şöyle bir demeç vermişsin;

“Avrupalı hastaları Türkiye’de tedavi edelim.”

İnanılacak gibi olmadığı için inanmadım tabi…

İnanmadım inanmamasına da;

Şeytan beni durmadan dürtüklüyor “birde şu habere internetten bak” diye…

Ve üşenmedim internetten de baktım;

Okuduğum haber televizyonda anlatılanlarla bire-bir örtüşüyor…

İkisi de ‘yalan’ olamayacağına göre haber doğru gibi gözüküyor…

Hatta bu konunun doğruluğunu teyit etmek istercesine Dünya Sağlık Örgütü-Avrupa Bölge Direktörü Hans Kluge denilen şahıs sosyal medyada şöyle bir mesaj paylaşıyor;

“Bu salgını ancak dayanışma ile yönlendirebiliriz.

zor bir kışla karşı karşıya olduğumuz için Fahrettin Koca’nın teklifine minnettarım” diyor…

Ve geriye de kala-kala ellerimizi çenemize verip düşünmek kalıyor;

“Yahu maske bulamadığımız günlerde, ABD gibi koskoca ülkeye maske gönderdiğimizi” söylüyoruz…

Kendimiz, aşılanmaya ‘aşı’ bulamazken…

Yaralarımızı saracak ‘sargı bezi’ bulamazken…

Afrika ülkelerine ‘tır dolusu’ sağlık malzemesi gönderdik diye böbürlenip duruyoruz…

Sadece ‘sağlık konusunda’ şaşkınlığımız eyvallah…

Elini öp de başına koy!

Sağlık konusunda böylesi ‘şaşırtıcı’ işlerin altına imza atıyoruz da, sanki diğer konularda faklı mıyız?

Maalesef farklı değiliz…

Diğer konularda da çelişkiler yumağının içerisindeyiz…

Örneğin;

IMF’ye dünyalar kadar borcumuz varken, bir başka ülkenin IMF borucunu ödediğimizi en yüksek sesten dile getirebiliyoruz…

Örneğin;

Kendi tarım topraklarımızı ömür boyu ‘nadasa’ bırakırken, gidip Afrika’nın kabile ülkelerinde tarım için toprak kiralıyoruz…

Örneğin;

Soframıza koyacağımız ekmeğin ununu yabancı ülkelerden satın alıyoruz…

Sadece ekmeklik unumuzu başka ülkelerden alsak iyi…

Toprakaltı-toprak üstü birçok tarım ürünlerini sanayileşmiş ülkeler başta olmak üzere kıçı-kırık ülkelerden sebze, meyve ve kırmızı et sipariş ediyoruz…

Vesaire, vesaire…

Listeyi uzat, uzatabildiğin kadar…

Uzadıkça uzuyor…

Son olarak buna benzer çelişkili bir örnek daha verecek olursak;

Bu ülkenin gençleri işsizlikten, öğretmen olup atanamamaktan şikayet ederken, on yılın içerisinde ülkemize geçici olarak sığınan on-binlerce ‘savaş kaçkınına’ iş olanakları sağlarken…

Bizim gençlerimiz, ya başka ülkelere gitmenin yolunu arıyor…

Ya işsiz kalıyor, ya da bunalınca intihar ediyor…

Yalan mı?

Yoksa iyice sıkıldınız mı?

Sıkıldığınızı tahmin edebiliyorum…

Tamam…

O zaman tekrar konunun özüne dönüp, bu can sıkıcı sohbetimizi şöyle sonlandırmak istiyorum…

Televizyonlardan ve gazete haberlerinden öğrendiğimiz kadarıyla;

Şu sıralar hastanelerde ‘yoğun bakım ünitesi’ sıkıntısı çekildiği gibi ‘boş yatak’ olmadığını da duyuyoruz…

Doktorların gün boyu yorgun düştüğünü…

Gün geçtikçe hasta ile doktorların daha çok sürtüştüğünü!

Hatta her iki tarafında zaman zaman strese girip dövüştüğünü, hemen hemen çoğumuz bilmekteyiz…

Hele hele ‘doların yükselmesi ve TL’nin yerlerde sürünmesiyle’ ortaya çıkan bir sorunun yanında, sağlık konusunda bir tanesi daha var ki evlere şenlik…

O da şu;

Söylendiğine göre şu sıralar 645 çeşit ilaç eczanelerde yokmuş…

Bulunamıyormuş…

Örneğin;

SMA hastalığı ve bazı kanser hastalarının ilaçları dolarla alındığı için hasta sahiplerin daha ilaç alma gücü yokmuş…

Ve ilaç alamadıkları içinde;

Hastalar göz göre-göre ölüme terk ediliyormuş…

Ne dersiniz;

Üzerinde düşünmeye değer mi?

Buyurun o zaman;

Düşünmek isteyenlerle birlikte düşünelim…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM