Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
KADIN PAZAR’DA LİF SATIYOR EV GEÇİNDİRMEYE ÇALIŞIYOR
  • 0
  • 171
  • 05 Nisan 2021 Pazartesi
  • +
  • -

Ama gel gör ki;

Belediye zabıtaları izin vermiyor…

Hatta izin vermemeyi bir tarafa bırakın;

Kadıncağızın sattığı liflere de el koyuyor…

Yani kadıncağızın elinden alıyor…

Şimdi böylesine meslek aşkıyla yanıp tutuşan…

Pazar yerlerinde ‘izinsiz’ satışlara göz açtırmayan…

Ve görevini layıkıyla yerine getiren belediye zabıtalarını; alkışlamazsınız da ne yaparsınız Allah aşkına!?

Sizleri bilmem ama…

Ben bu görev aşkıyla yanıp-tutuşan belediye zabıtalarına, çok içten ve derinden; “Afffeeerin size!” dedikten sonra;

Bu belediye zabıtalarını birde ayakta alkışlamak istiyorum…

Ve pazarda lif satan kadının kim olduğunu ve neden lif satmak zorunda kaldığına geçmeden önce, kadının sattığı liflere el koyan belediyenin zabıtalarına aklıma gelen şu soruları sormak isterim;

“Siz bu kadının -kendi dokuyup-pazarda sattığı liflere el koyarken ne düşünerek el koydunuz?”

“Bazıları gibi 3-4 yerden maaş aldığını düşündüğünüz için mi?”

Yoksa;

“Yoksulluğun teşhiri yasak ve ayıp!”

“Üstelik kadın kısmı evinde oturur” gibi…

Vesaire, vesaire…

Buna benzer sorular aklınızdan geçtiği için mi kadının sattığı liflere el-koydunuz?

Eeeyy!

Birilerinin “hamili yakınımdır” kartıyla iş bulan efendiler!…

Eeeyy!

Başkanının veya müdürünün gözüne girmek için yoksulun ve garibanın ensesine çökmeyi marifet bilenler!

O elinden ‘liflerini’ aldığınız kadın;

Kansere yakalanınca işten çıkarılan kocasına…

Yine babası gibi hasta olan ve parasızlıktan tedavi olmayan oğluna…

Yoksulluk nedeniyle oğlunu terk eden gelininin oğluna…

Yani torununa bakıp, bir gün daha fazla yaşamaları için onların karınlarını doyurmaya çalışıyor…

Üstelik üç aylık ev kiralarını ödeyemedikleri içinde, ev sahibi eşyalarına el koyarak, kiraya durdukları evden çıkarıyor…

Çıkarırken de şöyle diyor;

“Ne zaman kirayı verirseniz, gelir eşyalarınızı alırsınız.”

Ev sahibine ödeyemedikleri paranın miktarı ise sadece 1100 lira…

Yani bir başka ifadeyle;

Suriyeli göçmenlere yapılan yardımın yarısı kadar…

Yine başka bir kıyaslamayla;

Bazılarının iki kişilik bir öğlen yemeğine ödediği para kadar…

Ve o sizin ‘liflerini’ elinden aldığınız kadın;

Ev sahibi kapıya atınca, kocası ölmüş bir vefakar arkadaşının yanında ikamet etmeye çalışıyor…

Yani;

Arkadaşına yük olmamak içinde -kendi dokuduğu- lifleri pazara çıkıp 7,5 liraya satmaya çalışıyor…

Eğer o gün şansı yaver giderse…

Yani evin zaruri ihtiyaçlarını giderdikten sonra eline üç-beş kuruş daha fazla geçerse, ne almayı düşünüyordu biliyor musunuz?

Ucuzundan yarım kilo bir tavuk eti alıp, torununa ‘tavuklu çorba’ yapmayı düşünüyordu…

Çünkü (kendilerini bir tarafa bırak) yılda bir kez olsun torunun boğazından bir lokma et geçsin istiyordu…

Adı; Döndü Kezlere olan bu yoksul kadının sattığı lifleri elinden alınca, şimdi ne satmayı düşünüyor biliyor musunuz?

BÖBREKLERİNİ…

Evet, evet….

Yanlış duymadınız…

Eğer yazılan haberlerde yanlış değilse;

“Bakmak zorunda olduğum ‘hastalarımın’ sağlığına kavuşması ve karınlarının doyması için BÖBREKELERİMİ satmak zorundayım” diyor…

Ve ihtiyacı olanlara sesleniyor…

Böbreğini satana kadar aç duracak halleri yok ya…

Yönetildiği Ataşehir Belediyesine giderek yardım istiyor…

Ataşehir Belediyesi de -ay sonunda- yiyecek vermeye söz veriyor.

Ve sohbet konumuz olan Döndü Kezlere;

“Ay sonunda belediye bize yardım edecek” diye sevincinden uçuyor!…

Bu ‘yoksul’ sohbetimizi özetleyerek sonlandıracak olursak;

Ülkemizde ‘yoksul’ sayısı ‘milyonda bir midir, bin midir?” onu biz pek bilemeyiz ama…

Döndü Kezlere gibi hepsi ‘lif’ satmasalar da;

Çöplerden yiyecek toplayan kadınları zaman zaman görüyoruz…

Hatta akşamları semt pazarlarında domates ve patlıcan çürüklerini toplayıp, tencere kaynatanları da biliyoruz…

Biliyoruz; bilmesine de…

Görüyoruz; görmesine de…

El-aleme ayıp olmasın diye üç-maymunu oynuyoruz!

Yani; bilmezlikten, görmezlikten ve duymazlıktan geliyoruz…

Bakalım nereye kadar gider bu yolculuk?

Daha doğrusu; bu gizemli yolculuk biter mi?

Biterse ne zaman ve nasıl bitecek? onu da bilemiyoruz!

Aaaahh, aahh!

“Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık” misali ne yapacağımı ve ne diyeceğimi bilemiyorum…

En iyisi ben aradan çekileyim de, sözü size bırakayım…

Belki bu konuda sizlerin ‘karamsarlığın’ ötesinde ‘umut verici’ ve hepimize moral verecek sözleriniz ve diyeceklerdiniz vardır…

Buyurun…

Benim gibi yoksulluk edebiyatı yapmayın da…

Bu konuda ne söyleyecekseniz; sizlerde bir şeyler söyleyiniz…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM