Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
MANZARANIN ADRESİ ‘SÜLLÜ’DE DAĞ EVLERİ’
  • 0
  • 200
  • 14 Aralık 2021 Salı
  • +
  • -

Çok yoruldunuz da;

Doğanın sessizliğinde birazcık dinlenmek istiyorsunuz…

Ancak düşünüyorsunuz düşünüyorsunuzda;

Şöyle kafanıza göre…

Manzara zenginliği içerisinde…

Doğanın gizemli senfonisiyle ruhunuzu ve bedeninizi dinlendirecek bir yer arıyorsunuz ama bir türlü aklınıza gelmiyor…

Veya diyelim ki; böyle bir yer bilmiyorsunuz…

Bilmeyenler için -elemden geldiği kadar- ben yardımcı olmaya çalışayım…

Daha doğrusu ben böyle bir biliyorum…

Ve de eğer üzerinizdeki yorgunluğu, ruhsal daralmayı üzerinizden atmak istiyorsanız tavsiye ediyorum;

Süllü Dağ Evlerinde dinlenmeyi düşünün…

Gidip de görmeyenler için nasıl tasvir etsem bilmem ki…

Ancak yine de -kendimi zorlayarak- tasvir etmeye kalkarsam şöyle tasvir edebilirim;

Giresun merkezden 1700 metre yüksekliğinde ve Kulakkaya Yaylası mevkiine çıkıyorsunuz…

Bir kilometre aşağıya iniyorsunuz…

Arkasını çam ormanlarına dayamış ve yemyeşil bir çayır üzerinde çatısı üçgen şeklinde dikey ‘Dağ Evlerini’ görüyorsunuz…

Şebinkarahisar tarafına bakıyorsunuz;

Bembeyaz duvağı başında Karagöl Dağlarını görüyorsunuz…

Derken birdenbire üzerinde bulunan şifalı göller geliyor;

Bu göllerin zamanında -şifa dileyenlere- nasıl şifa verdiğini düşünüyorsunuz…

Sol tarafınıza bakıyorsunuz…

Veya 7-8 metre yukarıya çıkınca ‘Sis Dağı’ üzerinden öbek öbek manzaralar oluşturarak yol alan bulut kümelerini görüyorsunuz…

Başınızı sağ tarafınızda bulunan çam sakızı kokusunun geldiği ormanlara çeviriyorsunuz;

Ya bir ceylan yavrusunun seke-seke kaçtığını…

Ya da bir tilkinin kovaladığı beyaz bir tavşanın arkasına bakmadan kaçtığını izliyorsunuz….

Hava günlük güneşlikse;

Akşama doğru ormanların üzerinden güneşin batışını…

Eğer gökyüzünde yağmur bulutları yola çıkmışsa;

Dağ Evlerinin içerisinde dışarı bakarak ve yağmur damlalarının çatıda çıkardığı ritmik melodileri dinliyorsunuz…

Bütün bunları nereden mi biliyorum?

Çok-çok gecikmeli de olsa -gidenler tarafından- methiyesi anlatılan bu ‘Süllü Dağ Evlerinin’ bende konuğu oldum da oradan biliyorum.

Ve ‘manzara güzelliğini’ zar-zor anlatabildiğim doğayı kendisiyle baş-başa bırakıyorum…

Birazcık da bu ‘Dağ Evlerinin’ ortaya çıkışı üzerine ve bu işe on yıldır kafa yoran ‘Süllü Dağ Evlerinin’ sahibi ve işletmecesi Kemal Özkılıç ile sohbet etmek istiyorum….

Ve soruyorum;

“Kemal Bey, böyle bir proje yapmak nereden aklınıza geldi?”

Samimiyetini yüzüne düşürerek yanıtlıyor sorumu;

“Hocam, burası bize atalarımızdan ve dedelerimizden miras olarak kalan bir arazi…

Ağır-aksak da olsa yayla ve doğa turizmine bizimde bir katkımız olsun diye çıktık bu yola..” (sözünü kesip araya giriyorum)

“Ağır-aksak tabirini neden kullandığını sorabilir miyim?” diye sorumu yeniliyorum…

Samimiyetle yanıtlamaya devam ediyor ve “Hocam” diyor…

“Bizim kenarda büyük işler yapacak birikmiş sermayemiz yok…

Sermayemiz sadece bu gördüğünüz dededen kalma küçük alan.

Şu an gördüğünüz gibi 4-5 evimiz var ve birde seyir terasımız…

Ve bu bu mekanları yapabilmek için -başkaları gibi- büyük krediler almadan kendi küçük birikimlerimizle ve koşullarımızı zorlayarak bir şeyler yapmaya çalışıyoruz…

Yani; kazandığımızı yemiyoruz-içmiyoruz, tasarruf ediyoruz…

Bir-iki yıllık gelirimizle ikinci veya üçüncü evimizi yaptırıyoruz…

Ve bunları yaparken de salt kendi çıkarlarımızı düşünmüyoruz…

Köyde yaşayanlara da ‘rol model’ olup ve onlara örnek olmaya ve cesaret vermeye çalışıyoruz” diyor Kemal ÖZKILIÇ…

Ve ileriye dönük projelerini ve düşlerini de şöyle açıklıyor;

“Hocam, başkalarına yapılan devlet desteği bana da yapılsın. Ben bu doğanın ‘doğallığını’ koruyarak, dünyanın en gözde turizm merkezi yapmazsam adımı değiştiririm.”

Karşı tarafta büyük kayalığı göstererek;

“Şu gördüğün mahallenin arkasındaki kayalığı ‘tırmanış sporu’ yapılacak etkinlikler düşünüyorum…

Ve yine derenin karşı tarafındaki mahalleyi göstererek;

“Şu ormanların içerisinden ‘yürüyüş parkurları’ yapmayı düşünüyor ve hayal ediyorum ama olanaklarım sınırlı..”

Çok yakın bir zamanda ‘açık müze’ ve ‘kapalı bilgi müzesi’ yapmayı düşündüğünü de söylüyor…

Ancak diyor;

Bunları yapabilmem içinde takdir edersiniz ki ‘turizmi destekliyoruz’ diyenlerin desteğini almadan bu işler o kadar kolay olmuyor…

Yani, mademki devletimiz ‘turizm girişimcilerini’ destekliyor…

Bizlere de destek olursa, bizde turizm konusunda daha profesyonel anlamda yol almaya çalışıyoruz” diyor ‘Süllü Dağ Evlerinin’ imtiyaz sahibi ve işletmecisi Kemal Özkılıç…

Özetlersek;

SÜLLÜ DAĞ EVLERİNİN sahibi ve işletmecisi Kemal Özkılıç (meğer benim bilmeğim) başka profesyonel bir yanı daha varmış…

Yani;

Fotoğrafçılık sanatında ulusal ölçekte birçok ödül almış…

Ve bu ‘sanatçı duyarlılığından’ ileri gelmiş olacak ki;

Kemal Özkılıç, dağ evlerini inşa ederken doğayı zerre kadar zarar vermemiş…

Ve yaptığı ‘evlerin’ gereksinimi olan tüm inşaat malzemelerini yoldan-çayıra sırt ve kol emeği ile taşıtmış…

Son söz;

Güzel düşlerinle…

Kendi öz gücünle…

Çevreyi koruma değerlerinle..

Yöremizde turizm kazanımları adına;

Böylesi güzel çalışmaların altına imza attığın için seni yürekten kutluyorum SÜLLÜ DAĞ EVLERİNİ ortaya çıkaran Kemal Özkılıç…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM