Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
SEL FELAKETİNDEN GERİYE KALAN BÜTÜN İŞ -YERLERİ YIKIK VE VİRAN (1)
  • 0
  • 174
  • 26 Ağustos 2020 Çarşamba
  • +
  • -

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Sohbetimize başlamadan önce;
Sel felaketi sonucu yaşamını yitirenlere rahmet dilerken, selden zarar gören tüm ‘sel felaketzedelerine’ geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum…
Tamam;
Doğu Karadeniz’in bir özelliği de çok yağış almış olması…
Her yıl ve ardı-ardına olmasa da;
Arada-bir sel felaketi meydana geliyor…
Ve sel felaketi yaşam biçimimiz oluyor!
Yani kısaca demem o ki;
Bir yıl Artvin tarafından sel felaketi oluyorsa…
Gelecek yıl; Rize veya Trabzon’da meydana geliyor..
Ardıl yıllarda ya Giresun’da, veya da Ordu yöresinde meydana geliyor sel felaketleri..
Ve;
İçinde bulunduğumuz 2020 yılında ise hemen-hemen Doğu Karadeniz bölgesinde tamamında sel felaketi oldu…
Ancak her ne hikmetse;
Bu kez Giresun’u buldu…
En başta da Dereli ilçesine çok kötü bir şekilde vurdu…
Hemde öylesine çok kötü vurdu, öylesine çok kötü vurdu!
Öylesine çok gafil avladı ve öylesine zamansız vurdu ki;
Vatandaş bir yandan ‘Covit-19 Pandemi virüsüyle’ mücadele ederken;
Bir yandan da (fındık toplama mevsimi olduğu için) bir an önce fındığını toplayıp bitirmenin uğraşı içerisindeydi…
İşte böylesi bir zamanda ve apansız yakaladı ‘sel felaketi’ Dereli ilçe merkezinde yaşayanları…
Şöyle ki;
Önce Akkaya deresinin ani bir şekilde taşıyor…
(HES Kapakları açıldı mı, açılmadı mı orayı bilemem!)
Ve yol-boyu söktüğü ağaçları, taşları önüne katarak, ilçenin en eski köprüsü olan ve yüksekliği sadece ve sadece bir buçuk ve iki metre yükseklikte olan köprünün altına yığıyor…
Ve köprünün arkası birdenbire büyük bir göle dönüşüyor…
Eh, yol bulamayan dere bu kez köprünün üzerini aşıyor…
Ve dağlardan sürükleyip getirdiği taş-kesek, çalı-çırpı, kum-çakılı büyük gürültüler çıkararak sokaklara döküyor…
Ve daha sonra akşama doğru, yani saat 18.00 sularına doğru Aksu deresi de, Akkaya deresine eşlik ediyor!
Ve Dereli ilçe merkezini dört koldan sıkıştırıp, üç caddeyi de kendine su yolu yapıyor.!
Yani üç caddenin üçünden de bir-buçuk iki metre boyunda dere akıyor…
Daha açık bir ifadeyle;
Dükkanlarını kapatanlar eve kaçıyor…
Kaçmak istemeyenler yakayı zor kurtarıyor..
Ve eve girenler ise bir daha dışarı çıkamayıp, mahsur kalıyor…
Yani yapacak hiçbir şey kalmıyor….
Büyük bir korku içerisinde, pencerelere çıkarak ve abdestlerini alıp, Allahlarına dua ederek, bir şekilde ölümü bekliyorlar…
Ve bir yandan da;
Evlerinin önüne park ettikleri arabaların sele-kapılıp, sağa-sola çarparak gidişini seyrediyorlar..
Caddelerden akan adam boyunda akan derenin dükkanların ve iş yerlerinin içerisine taş ve kütüklerin camları-kepekleri kırarak içeriye doluşunu gözyaşları içerisinde izliyorlar…
Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Dereli ilçe merkezinde yaşanan sel felaketini televizyon kanalları sadece onda-birini ancak gösteriyor diyebilirim…
Çünkü, yaşanan felaketin tamamını ancak gidip görmek gerek..
Ve bende öyle yaptım..
Felaketin üçüncü günü gittim..
Sel felaketinden zarar görenlere ‘geçmiş olsun’ dileklerimi söyledim..
Gördüm..
Felaketin muhataplarıyla görüştüm..
Viran hale dönmüş iş-yerlerini görüntüledim…
Ve şimdi de sizlerle paylaşmaya çalışıyorum.
Dereli merkezde ne kadar bina varsa; birinci katlar sanki toprağa gömülü vaziyette..
Yani;
Selin dağlardan sürükleyip getirdiği kum-çakıl ve toprak yığını binaların birinci katına kadar dolgu yapmış bir vaziyette…
İlçede kaç dükkan ve kaç iş-yeri varsa;tavanına kadar kum-çakıl yığılmış…
İş-yeri sahibi hangi ürünü satıyorsa; hiçbirinde hayır kalmamış…
Beyaz eşya satanın daha satacağı ne bur buzdolabı var…
Dört eczanenin de raflarında satacağı bir kutu ilaç kalmamış…
Kısacası;
Dereli ilçesinde esnaf diye bir şey kalmamış…
Hepsi de (amiyane tabirle) sıfırlamış…
Özetin özeti;
Sel felaketi bu kez Dereliye fena vurmuş…
Herkes şaşkın…
Herkes dalgın…
Herkesin gözlerinde bir çaresizlik..
Herkesin yüzünde bir mutsuzluk…
Umutsuzluk…
Velhasıl-kerim, kolu-kanadı kırılmış bir ilçeyle karşılaştığım ben.
“Artık her şey bitti” dercesine…
Geleceğe dair umutlarını yitirmişçesine…
Ve iki dağın arasına sıkışmış bir şekilde;
“Acaba bir kurtuluş yolu var mıdır?” sorusu düşmüş Dereli’de tüm insanların yüzüne..
*** *** ***
Yarın;
Protokol ziyaretlerini ve yaşanan karmaşayı anlatacağım…
Yarına kadar;
Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıkla kalın..
Tekrar görüşmek üzere…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM