Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ŞİLİ HALKI ESKİ YÖNETİMİ DEVİRDİ SOSYALİST BİR BAŞKAN SEÇİVERDİ
  • 0
  • 202
  • 23 Aralık 2021 Perşembe
  • +
  • -

Hem de yaşı daha 35 olan…

Kravat takmayan…

Dünya gençlik hareketinin akımına ayak uydurup;

Koluna dövme yaptıran…

Sakal bırakan…

Sıradan bir vatandaş gibi ortaya çıkan;

Eylem alanlarından gelen sosyalist bir genci 2. turda rakibine fark attırarak kendilerine ‘başkan seçti Şili halkı…

Sizler belki farklı mı düşünürsünüz onu bilemem ama…

Ben Latin ülkelerinin birçoğunu ve Şili’nin toplumsal hareketini ve yönetim biçimini biraz bizim ülkemize benzetiyorum…

Örneğin, Şili’ye benzeş yanlarımızdan birkaç tanesini şöyle sıralayabilirim;

Onlar;

Sivil yönetimden, askeri yönetime geçiyorlarsa, bizlerde geçiyoruz…

Onların;

Faşist diktatörleri General Pinhocet’leri olduysa, bizimde Kenan Evren isimli generallerimiz oldu…

Onlar askeri darbelerini;

11 Eylül 1973 yılında yaptıysa…

Bizlerde 12 Eylül 1980 yılında yaptık…

Şili’nin dünya çapında Pablo Neruda isimli şairi varsa;

Bizimde dünyanın en büyük şairi kabul edilen Nazım Hikmet’imiz var…

(Ki; Nazım’ın şair olarak kendisinden daha büyük olduğunu Pablo Neruda’da kabul eder.)

Sözü daha fazla uzatmayalım;

Şili halkı ne zaman özgürce ve kendine yakışan bir yönetim biçimi belirlediğinde birilerinin canı sıkılıyorsa, başına musallat oluyorsa, bizde aynı akıbete uğruyoruz…

Özetleyerek hızlandıracak olursak;

Bu zamana kadar onlarında sömüreni, soyguncusu ve mafyası vardı…

Bizde de var…

Onların ‘para babaları’ varsa; bezde en alası var…

Onların yöneticileri de halkın sırtından bir türlü inmiyorsa…

Durmadan emekçileri sömürüyorsa; bizde de aynı sömürü çarkı var…

Vesaire, vesaire…

Kısacası;

Şili’de emek-sermaye çelişkisi varsa bizde de var…

Dışa bağımlı bir şekilde onlarda ‘sömürü çarkı’ varsa; bizde daha dik alası var…

Ancak bana öyle geliyor ki, aramızda benzeşmeyen bir fark var;

Onlar, örgütlenerek sömürüye karşı çıkıyorlar…

Topyekun birlikte hareket ediyorlar…

Bizler ise darmadağınık olduğumuz için;

Nasıl hareket edeceğimizi, kimin yanında durup-durmayacağımıza bir türlü karar veremiyoruz!

Yani öylesine çelişkili bir açmazdayız ki;

Bizleri sömürene, sırtımızdan inmeyenlere karşı topyekun mücadele edeceğimiz yerde;

Bizi soyup-soğana çevirenleri omuzlarımızda taşıyıp, onları çılgınca alkışlamaktayız…

Tekrar konunun özüne geri dönecek olursak;

Şili’de yapılan ‘başkanlık’ seçimlerini 35 yaşında sosyalist bir genç adam kazandı…

Meydanlara çıkınca düşündüğünü hiç saklamadı…

Ve en yükse sesiyle, en yüksek tondan yapacaklarını şöyle haykırdı;

“Başkan seçildiğimde;

Diktatörlük döneminden kalma neo-liberal ekonomik sisteme son verip ortadan kaldıracağım…

Süper zenginlerin vergilerini yükselteceğim….

Sosyal hizmetin kapsamını genişleteceğim..

Herkese sağlık sigortası sağlayacağım..

Eşitsizlikle mücadele etmeyi en başa koyacağım..

Çevreyi ve doğayı her kim talan ediyorsa onlarla uğraşacağım…

Yok olan demokrasiyi tekrar canlandırıp, yaşımın işini taşıyacağım…

Diktatör PİNOCHET döneminde kalma anayasayı kaldıracağım” diyerek yola çıkan GABRİEL BORİÇ Şili halkının güvenini alarak ve peşine takarak ‘Devlet Başkanı’ seçildi…

Ve seçilir-seçilmez de;

Milyonlarca Şili halkı sokaklara indi…

Ve mutluluklarını şarkılar söyleyerek dillendirdi..

İmrenmedim. kıskanmadın dersem yalan olur…

“Acaba böylesi bir mutluluğu biz ne zaman yaşarız?”

Veya da;

“Acaba bizlere de böylesi bir güzelliği görmek nasip olur mu?” diye uzun-uzun düşünmedim dersem yalan olur…

Sonuç;

Soyulan, sömürülen ülkelerin halkları uyanıyor mu dersiniz?

Sömürü düzeninin hangi siyasi düşünceye ait olduğunu gördüler de; “geçte olsa ayağa mı kalkıyorlar?” dersiniz?

Bu konuda ne dersiniz, ne düşünürsünüz bilemem…

Zaten söz sırası sizin…

Buyurun;

Bu konuda elbet sizlerin de söyleyeceği birkaç cümle vardır…

Tekrar görüşmek üzere;

Sağlık ve esenlikle kalın…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM