Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ESKİDEN BİLEKLER KELEPÇELENİRDİ NİHAYET KAPILIRDA KELEPÇELENDİ
  • 0
  • 141
  • 06 Ocak 2021 Çarşamba
  • +
  • -

Evet, evet…

Yanlış okumadınız…

Aynen üst başlıkta dediğim gibi;

Demir kapılara kelepçe vurulduğunu da gördü bu gözler…

Şaka yapmıyorum…

Size bu gözlerin gördüğü ciddi bir konudan bahsetmek istiyorum…

Hoş…

Gerçi, televizyonlarda izleyince bende inanmamıştım…

Hatta ‘televizyon şakası’ yapılıyor sanmıştım…

Ancak, polislerin canhıraş bir şekilde…

Ve bellerinden çıkardıkları kelepçeleri birbirine ekleyerek ‘demir kapıyı’ kelepçelemeye çalıştıklarını bizzat gözlerimle görünce inanmak zorunda kaldım…

Nereden mi bahsediyorum?

Bilmeyenler ve olayı televizyonlardan görmeyenler için hemen söyleyelim;

Tarihi Boğaziçi üniversitesinden söz etmeye çalışıyorum…

Hani, 1863 yılında kurulan…

158 yaşında olan;

Boğaziçi Üniversitesi diye bir üniversite var ya; işte ondan söz etmaye çalışıyorum…

Ve bu tarihi üniversite ki;

Görelim bakalım, hangi ünlü insanları mezun etmiş, öğrenmek ister misiniz?

Tamam o zaman…

Madem ki istiyorsunuz…

Bu üniversiteden mezun olan birkaç kişinin ismini söyleyelim;

Bir zamanlar ‘Başbakanımız’ olan Tansu Çiller bu Üniversiteden mezun olmuş..

Yine daha düne kadar ‘Başbakanımız’ olan Ahmet Davutoğlu’da bu okuldan mezun..

Ya iş dünyamızdan kimler mezun olmuş dersiniz?

Durun, onlardan da üç kişinin adını söyleyelim;

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı; Güler Sabancı…

Boyner Holding Yönetim Kurulu başkanı; Cem Boyner…

Eczacıbaşı Holding’den; Oya Eczacıbaşı da bu üniversiteden mezun olmuştur…

Sanat dünyasından;

Ünlü komedyenlerimizden Cem Yılmaz…

Ünlü sinema yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylan…

Ünlü müzisyenlerimizden TEOMAN da Boğaziçi üniversitesi mezunuymuş…

Basın ve televizyon alanından da iki örnekleme yapalım;

Televizyonlarda sunuculuk yapıp, köşe yazarlığı yapan; Defne Samyeli…

Ve gazeteci Nagihan Alçı’da Boğaziçi Üniversitenden mezun olanlardandır…

(bu kadar örnekleme yeter diye düşünüyorum)

Ve konuyu güncelleyerek, günümüze bağlıyorum…

Efendim…

Girmek istediğim konuya da, şu örneği vererek girmek istiyorum…

Şöyle ki;

Nasıl ki, Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’un alınması;

Çağ kapatıp, çağ açmak olarak kabul ediliyor…

Böyle bir genetik alışkanlığımızdan mıdır bilemem;

Kenan Evren Paşanın öncülüğünde yapılan 12 Eylül 1980 Darbesini de ben;

Atatürkçü düşünce yolculuğundan yavaş-yavaş vazgeçip ve başka bir yolculuğa başlama tarihi olarak yorumluyorum…

Niye?

Niyesi şu;

Konumuz üniversite olduğu için parantez açılımı; (Yüksek Öğrenim Kurumu) YÖK’ü kim kurdu?

12 Eylül Darbecileri…

Neden kurdular?

Üniversite bünyesindeki –mevcut yönetsel özerkliği- yok etmek için…

Başka?

Bilimi ve bilimselliği siyasi şemsiye altında kontrol altına almak için…

Başka?

Üniversitelerin olmazsa-olmazı olan öğrenci ve akademisyenlerin seçme ve seçilme hakkını elinden alıp ve hangi siyasi düşünce iktidarsa; üniversiteyi yönetecek olanlarında siyasi iktidar tarafından atanması için…

Peki, bunlara hiç itiraz eden olmadı mı?

Olmaz olur mu?

Muhalefete düşen partiler, muhalefetteyken;

“İktidara geldiğimizde ilk işimiz, YÖK’ü kaldırmak olacaktır” dediler…

İktidara geldiler…

Fakat bir daha YÖK’ten filan söz etmediler…

Eski tas, eski hamam yola devam ettiler…

Eeeee?

E’si şu;

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız bir kararnameyle Boğaziçi Üniversitesine ‘atama yöntemiyle’ veya öğrencilerin deyimiyle ‘kayyum’ olarak ifade edilen rektör atadı…

Ancak öğrenciler ve bazı akademisyenler, üniversitelerine böyle bir atama yapılmasına karşı çıktılar…

Eylem yapmaya kalktılar…

Ve en yüksek sesle dediler ki;

“Biz üniversitemize kayyum yönetimi istemiyoruz”

Biz;

Üniversitemizin özerkliğinin, kişiliğine ve geçmişine bakmaksızın tepeden atanan herhangi bir akademisyen ile değil; Üniversite mensuplarının yaptığı, demokratik yollarla belirlenen bir rektör seçimiyle sağlanacağını savunuyoruz.”

Haksızlar mı?

Biz diyorlar;

“Üniversitelerde karar alma yetkisinin, demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda akademik yöneticilerde olması özerklik şarttır.

Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler; atamayla değil, seçimlerle belirlenmelidir” diyorlar…

Bu isteklerde herhangi bir mantıksızlık var mı?

Şimdi düşünüyorum da;

Acaba öğrencilerin bu haklı isteklerine, bu okuldan mezun olmuş…

Ve bu ülkeye ‘başbakanlık’ yapmış;

Tansu Çiller’le, Ahmet Davutoğlu ne diyor?

Öte taraftan;

Bu okuldan mezun olan ünlü sanatçılar…

Ünlü işadamları ve iş kadınları ne diyor?

İnanın, ben en çok bunu merak ediyorum…

Ve ‘ses çıkaracakları’ günü bekliyorum…

Ve bu son sözle birlikte de, sözü sizlere bırakıyorum…

Buyurun…

Şimdi söz sırası sizin…

Bu konu da söyleyecekleriniz varsa; sizlerde söyleyiniz…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM