Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
KÖYDEN İNDİM ŞEHRE ŞAŞIRDIM BİRDENBİRE
  • 0
  • 210
  • 07 Kasım 2021 Pazar
  • +
  • -

Merhaba sevgili dostlar,

Merhaba değerli canlar,

Bugün günlerden 8 Kasım..

Bugünkü sohbetimizi;

‘Dünya Şehircilik Günü’ üzerine yapmamız lazım…

Çünkü 1949 yılında böyle bir ‘gün ilan ediliyor…

1976 yılından bu yana da bizim ülkemiz böyle bir ‘günün’ kutlanmasını önemsiyor, onay veriyor…

Ve o tarihten bu yana bizim ülkemizde de kutlanmaya başlanıyor…

‘Bizim ülkemizde de kutlanıyor’ diyorum demesine de…

Siz bakmayın benim öyle dediğime..

Çünkü ben bizim ülkemizde böyle böyle bir ‘şehircilik gününün’ kutlanıp-kutlanmadığını şahsen bilmiyorum…

Eğer kutlanıyorsa da…

Muhtemelen ‘dualarla ve temennilerle’ şöyle kutlanıyordur diye düşünüyorum;

İnşallah en kısa zamanda şu çarpık kentleşmeye son verilir de;

Uzayın derinliklerini işgal eden beton yığınlarının olmadığı…

Altyapı yoksunu gecekondu varoşlarının oluşmadığı planlı ve modern bir ‘şehir’ kurmayı da nasip eder Allah bir gün…

Eğer gerçekten ‘şehircilik günü’ kutlanacaksa;

Kaldırımlara arabaların çekilmediği…

Manavın, esnafın kasalarını ve tezgahlarını kaldırımların üzerine dizmediği bir şehirleşme kültürü olursa…

İster, sokak ve caddelerde olsun…

İster, iki katlı evlerde ve gökdelenlerde;

Engelliler de düşünülerek yürüme merdivenleri yapılmamışsa…

“Amaaaan sende” deyip savsaklanmışsa;

‘Şehircik Günü’ kutlamanın hiçbir alemi yok!..

‘Gününü’ kutlayacağımız şehirde;

Otomobillerin çekileceği yeterli otopark yoksa…

Şehir içinde sokaklarda trafik akışları haftada-bir değişiyorsa…

Ve en önemlisi de;

Trafik ışıklarında ‘sarı ışık’ yanar-yanmaz birdenbire bir ‘korna korusu’ kültürü yaşanıyorsa…

Ve bunun içinde hiçbir önlem düşünülmüyorsa…

‘Şehir Gününü’ kutlayıp da ne yapacaksın birader!?

Köy kültürüyle şehre gelip yerleşenler;

(Ki, herkes gibi onlarında şehre gelip yaşama hakları var….)

Ancak;

Sofra bezini hala balkondan aşağı silkeliyorsa…

Islak çamaşırları yine balkondan aşağı asıp kurutuyorsa…

Komşuya seslenirken hala “Huuuu!” diye herkesin duyacağı bir şekilde sesleniyorsa…

Boğazını temizlemek için gelişigüzel yere tükürüyorsa…

Burnundan horultulu sesler çıkararak, hala yere sümkürüyorsa…

Yani;

Şehre inince, ne yapacağını şaşırmışsa…

Köy kültürünü olduğu gibi şehre taşımışsa…

Bir türlü şehir kültürüne ayak uyduramıyorsa…

Kısacası;

Köy kültürünü-kent kültürüyle…

Arabesk kültürü-Pop kültürüyle..

Edebi kültürü-sokak kültürüyle sarmaş-dolaş olmuşsa…

Ve bu konuda da;

Şehirlerin yerel yönetimleri bu konuda ‘kente uyum kültürü’ gibi eğitim çalışmaları düşünmüyorsa…

Tam tersine;

Köylü kültürüne popülist öykülenmeler yaparak, siyasi çıkarlara tahvil etmeye çalışıyorsa, hangi ‘şehir gününü’ kutlayacaksın arkadaş!

Özetleyerek sonlandıracak olursak;

Her yörenin ve her bölgenin kendine özgü çok güzel kültürel bir yapısı vardır…

Ve köylerimizin bu güzel kültürü yaşadığımız köylere yakışır…

Şehirlere inince de bu kültür farklılaşır…

Kimler doğma-büyüme kentsoyludur onu bilemem ama…

Bizler kırsal kesimlerden ve köylerden gelip yerleştik şehirlere..

Doğruyu söylemek gerekirse;

Şehirlere ilk indiğimizde şaşırdık da birdenbire…

Ama daha sonra da ister-istemez ayak uydurmak zorunda kaldık…

Ve madem ki dedik;

Şehirde yaşamaya karar verdik…

O halde şehrin yaşam kurallarına ayak uydurmak zorundayız…

Sanat hareketlerini takip etmek gerekiyorsa;

Tiyatroya, Operaya gitmeliyiz…

Açılacak olan resim sergilerini takip etmeliyiz…

Sinemaya gitmek gerekiyorsa; sinemaya…

Konsere gitmemiz gerekiyorsa; konserlere gitmeliyiz…

Vesaire, vesaire…

Kısacası;

Köyde ‘köy’ yaşamına…

Şehirde ‘şehir’ kültürüne ayak uydurmalıyız…

Sizce de böyle olması gerekmez mi?

Buyurun…

Şimdi söz sırası sizin…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM