MERHABALAR MÜSLÜMANLAR…

MERHABALAR MÜSLÜMANLAR…

Selâmün Aleyküm, Merhabalar ey Müslümanlar…

İslâm Dini’ni sadece ibadetlerden, dua ve zikirden, Kur’an okumaktan, kılık-kıyafet ve şekil-şemailden ibaret zanneden şuur fukarası şekil Müslümanları merhabalar…

Kur’an ve Sünnet’in ilke ve prensiplerine, haram-helâl kurallarına, ilâhî hükümlere göre hayatını tanzim etmesi gerekirken; beşerî kanunlara, hükümlere itibar eden; kulaktan dolma bid’at ve hurafelere göre ömür tüketen, örf ve adetlere kendini teslim eden sıradan Müslümanlar sizlere de Merhabalar…

Müslüman olmanın gereği olarak, Şer’î sistemin tesisi için çalışması gerekirken, bunu gericilik sayan ve Lâiklik dinine iman eden Çağdaş Müslümanlar Merhabalar…

Ticaretini, ibadetini, siyasetini yalan, hile ve sahtekârlık üzerine bina eden; dürüst, güzel ahlaklı, erdemli, doğru olmayı zül kabul eden; rüzgâr nereden eserse yönünü ona göre ayarlayan fırıldak Müslümanlar sizlere de merhabalar…

Mürşidinin, şeyhinin, kanaat önderinin, başkanının veya üstadının emir ve talimatlarını, Allah ve Rasulü’nün emir ve talimatlarından daha fazla geçer akçe kabul eden; ve bu zevatın gayr-i İslâmî iş ve icraatları, sözleri karşısında “elbette vardır bir bildiği” diyerek sineye çeken yoz ve ham sûfîler, dalkavuk Müslümanlar size de Merhabalar…

Günlük gazeteleri, muhtelif dergi ve kitapları satır satır okuyan, TV kanallarını saatlerce üşenmeden-bıkmadan zevk-ü sefa ile izleyen, radyoları dinleyen; ancak bunlara mukabil  “Kitabım Kur’andır” dediği halde, bu Kur’an-da ne var-ne yok diye merak etmeyen, ömründe bir defa olsun Kur’an meali okumayan tembel Müslümanlar sizlere de Merhabalar…

Yarım-yamalak, adet haline getirilmiş, şuurdan mahrum, ihlastan uzak, içi boş bazı ibadetlerine güvenerek haramlara ve günahlara bulaşmaktan imtina etmeyen; “onun yeri başka, bunun yeri başka” diyerek hem nalına hem de mıhına vurmayı adet haline getiren ahmak Müslümanlar Merhabalar…

Günahları, haramları terk etme gayret ve niyetinde olmayan; günahkârları, isyankârları, âsîleri uyarmayan, hatta zaman zaman destek ve onay veren; dini tebliğ ve davet diye derdi sıkıntısı olmayan, hatta davet ve tebliğ erlerine hor bakan, eleştiren, engelleyen, ayıplayan sıkıntılı Müslümanlar Merhabalar…

Çoluk-çocuğunu inancına, örfüne, adetlerine ve geleneklerine göre değil de, batının bâtıl kültürüne göre yetiştiren; âhiret, hesap, Cennet-Cehennem düşünmeyen ana-babalar ve ana-babasına, büyüklerine saygı duymayan, hürmet etmeyen, söz dinlemez evlatlar, batı hayranı gençler, dinden-imandan uzak yaşayan çocuklar sizlere de Merhabalar…

Tarım ve hayvancılığı unutan çiftçiler; hukuku katleden, adaleti lekeleyen, indi ve nefsi hüküm veren hukukçular; din görevlisi olduğu halde, dini kendilerine anlatacak tebliğcileri bekler hale gelmiş bulunan şuur fukarası din görevlileri, ilahiyatçılar, eğitimciler, yazar-çizerler;  sağlık sektörünü market anlayışı ile yürütmeye çalışan, sağlığı ticarete dönüştüren sağlık görevlileri; hizmet yarışı olması gereken siyaseti kazanç kapısı, menfaat vesilesi haline getiren ayarsız ve umursuz siyasetçiler sizlere de Merhabalar…

İş yerinde işini savsaklayan, aldığı ücret mukabili çalışmayan işçiler; dairede görevini gereği gibi eda etmeyen, mesai saatinin dolmasını hararetle gözleyen memurlar; emrinde çalıştırdığı insanların hak ve hukukuna riayet etmeyen işverenler, amirler, sorumlular her şeye rağmen sizlere de Merhabalar…

İnandığı İslâm’ın emir ve nehiylerine göre, Mevlâ’nın rızası doğrultusunda bir hayat yaşamayı hedef edinen, bunun için çile dolu yollar kat eden, tebliğ ve davet görevini, cihat farziyetini eda etme gayret ve azminde olan; tüm insanlığın huzur ve mutluluğu için, dünya ve Âhiret kurtuluşu için gecesini gündüzüne katan samimi ve sadık insanlar, Mücahitler-Mücahideler sizlere de Merhabalar…

Allah’a giden ulvî yolda “barikat” haline dönüştürdüğünüz ve adına da utanmadan “tarikat” dediğiniz  “oyalama-avutma-uyutma” odalarında Müslümanların sinir dokularını tahrip eden, şuurlarını törpüleyen, cihad bilincini öldüren sözde mürşidler, şeyhler, hocalar, üstadlar, efendiler sizlerle çetin hesabımız var; mahşerde görüşürüz, hesap mahşere kalsın….

Elbette ki burada her meslek grubunu zikretme imkânımız bulunmuyor. Bu nedenle dini, mezhebi, meşrebi, cinsiyeti, yaşı, ırkı, dili, mesleği, statüsü, memleketi her ne olursa olsun, herkese cân-ı gönülden Merhabalar Efendim. Selâm ve dua ile, MERHABALAR MÜSLÜMANLAR…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?