Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ASIRLARCA BİRLİKTE YAŞADILAR SONRA BİRDENBİRE AYRILDILAR (2) 
  • 0
  • 423
  • 11 Şubat 2022 Cuma
  • +
  • -
Dünkü sohbetimize;
Kaldığımız yerden devam ediyoruz…
Bugün;
Sinop’un ilçesi Gerze’deyiz…
Yıl olarak;
1920’li yılların içerisindeyiz…
Bugün deniz yoluyla;
(Topal) Osman Ağa’nın 17 Çetesi ile birlikte…
Ve orta büyüklükte bir motora binerek;
Ta, Giresun’dan-Gerze ilçesine gideceğiz…
Niye mi gideceğiz?
Rum Pontus Çeteleri;
Gerze merkez başta olmak üzere, köylerde huzur bırakmıyorlarmış..
Türk Kadınlarını dağlara çıkarıp, çırılçıplak soyduktan sonra ‘Çengi’ gibi oynatırlarmış…
Yörenin halkı açlıktan ölürken;
Pontus Çeteleri, ahırda ne kadar canlı hayvan varsa kesip, kendi aralarında keyfi-alem yapıyorlarmış…
Bir yandan keyfi-alem yaparken;
Bir yandan da Türk kızlarına ve gelinlerine musallat olurlarmış…
İşte bunun hesabını yerinde görmek için yola çıkıyor;
(Topal) Osman Ağanın ‘gönüllü’ gençlerden oluşturduğu 17 Çete, orta büyüklükte bir motorla’da, Giresun’dan Gerze’ye geçiyorlar…
Gerze’ye ayak-basar basmaz;
Doğruca Kaymakamlık binasını gidiyorlar…
Ve kasabanın kaymakamına;
Pontus Çete reisi Hırbo’nun nerede olduğunu soruyorlar…
Fakat, Gerze kaymakamı korkudan mıdır bilinmez;
Hık-mık eder!…
Pontus Çetesinin elebaşı olan Hırba’nun nerelerde olduğunu ben bilmiyorum der…
Kaymakamın yalan konuştuğunu anlayan Osman Ağa;
Kaymakamı ensesinden tutar ve yukarı kaldırarak silkeler!
“Doğruyu konuş” der…
“Sen bilmiyorsan, bilenin kim olduğunu söyle” diye sert bir şekilde ikaz eder…
Korkudan tir-tir titreyen kaymakam bakar ki;
Bu işin şakası yok…
Tartaklanıp, silkelenmeyi bir tarafa bırak;
Pisi-pisine makamında can vermesi an meselesi…
Kaymakam çaresiz kalınca;
Pontus Çete Reisi Hırbo’nun, kayınbiraderi olan ve aynı zamanda Gerze ilçesinin en zengini bulunan Hristo’yu kaymakamlığı çağırtır…
Pontus Çete Reisinin kayınbiraderi Hristo;
Bir elinde kehribar bir tespihle kasıla-kasıla kaymakamlığa gelir…
Ve ensesini kaşıya-kaşıya ukala bir biçimde;
“Buyurun kaymakam bey, beni çağırtmışsınız” der…
Kaymakam daha yanıt vermeden Osman Ağa söze girer;
“Pontus Çetesinin namlı elebaşı olan enişten Hırbo nerelerde saklanıyor?” diye sorar…
Gerze’nin en zengin Rum tüccarı ve aynı zamanda Pontus Çete Reisinin kayınbiraderi olan Hristo, Osman Ağa’yı küçümser bir şekilde bakıp, inceledikten sonra;
“Bilmiyorum, haberim yok”
“Hem siz kimsiniz?”
“Sizin gibi çete bozuntularının beni sorguya çekmesi ne haddine” der-demez;
Osman Ağa’nın çetesi olan Mustafa Kaptan’ın tabancası Hristo’nun şakağında patlar…
Kaymakamlıkta yaşanan bu olay anında ilçede duyulur…
Osman Ağa ve Çeteleri Gerze sokaklarına çıkarlar…
Dükkan-dükkan gezerek, Pontus Çetesinin nerede saklandığını sorarlar…
Ve çok zaman geçmeden ‘Pontus Çetelerinin’ saklandığı yerin Dranaz Dağlarında ‘Bürnük Köyünün’ yakınında olan ‘Kurtlu Han’ denilen ahşap bir ‘Han’da’ kaldıklarını öğrenirler;
Ve yola girerler…
Kurtlu Han’a yaklaştıklarında;
İçeriden-dışarıya çok oynak bir Rum melodisi sızar…
Osman Ağa ve Çeteleri avlarını ürkütmemek için sessiz bir şekilde kapıya yaklaşırlar;
Kapıları tekmeleyip-kırarak içeriye dalarlar…
İçeriye girdiklerinde Rum çalgılarıyla;
Çıplak kadın ve Çengi oynatmaktadırlar…
İçki bardakları ellerinde kafayı bulmaktadırlar…
Hırbo, başta olmak üzere otuz Pontus Çetesi neye uğradıklarını şaşırırlar…
Değil, duvarlarda asılı silahlarını almaya…
Yerdeki silahlarını almaya bile fırsat bulamazlar…
Çünkü içeriye dalanların sıradan bir ‘çete’ olmadığını anlarlar…
Hatta korkudan bazı ‘Pontus Çetelerinin’ ağzından şunlar çıkar;
“Bunlar Kara Zıpkalılar!” diyerek, oldukları yerden saplanıp kalırlar…
Ve bu manzara karşısında Osman Ağa’nın sesi duvarlarda çınlar;
“Ulan Palikarya Enikleri!”
“Türk köylerinde korumasız insanları soyar-soğana çevirir, onlara zulüm ve tecavüzlerde bulunursunuz!”
“Burada Çengiler oynatıp alem yaparsınız!”
“Yunan’ın İzmir’e, İngiliz’in Samsun’a çıkmasıyla şımarıp, kendinizi bu toprakların efendisi mi sandınız?”
“Nankör kefereler!” dedikten sonra şöyle der;
“Soyunun hepiniz!”
“Şimdi ben sizin gibi köçekleri nasıl avrat gibi oynatılacağını gösteririm.” der…
Ve kendi çetelerine;
(Odanın bir kenarında duran ekmek saçlarını göstererek;)
“Şu saçları odanın ortasına koyun ve iyice kızdırın” dedikten sonra ‘Ekmek Sacları” kıpkırmızı olacak şekilde kızdırılır…
Ve Osman Ağa biraz önce saz çalan Rum Sazcılara dönerek;
“Deminki çaldığınız oynak gıygıyı bir daha çalın bakim” der…
Ve çalgıcılar korkudan mecburen çalmaya başlar…
Soyundurduğu Pontus Çetelerine dönerek;
“Çıkın şu sacların üzerine bu oynak havayı hep birlikte oynayın bakim” dedikten sonra Çete Reisi Hırbo şöyle yalvarır;
“Ağam etme eyleme, biz ettik sen etme, bizi bağışla” deyince, Osman Ağa’da;
“Ulan, Türk düşmanı Hırbo!…
Seni artık bütün Rum Kiliselerinin duaları da kurtaramaz…
Yalvarıp durma!.” dedikten sonra, orada bulunan bütün Pontus Çetelerini kızgın sacın üzerinde oynattıktan sonra da hepsini öldürüp ortadan kaldırırlar…
Ve duvarlara -yanan odun kömürleriyle- şunları yazarlar;
“Rum Pontuslular!
Vatana ihanet edenler..
Ve Türk ahaliye eziyet çektirenler…
Tıpkı bunlar gibi tepelenecekler!”
Ve bu olaydan sonra;
Osman Ağa ve çetesi, geldikleri deniz motoruyla tekrar gerisin-geri dönerler…
Sinop ve Gerze bölgesindeyse;
O günden sonra Rum Pontus Çeteleri daha ortalıkta görünmez olur..
Yani, asırlardır birlikte yaşadığı ve komşusuna yaptığı mezalim durur.
Yarın nerede mi olacağız?
Yarında ‘Merzifon’da olalım’ isterseniz..
Tamam o zaman…
Yarın görüşmek üzere…
Ha, unutmadan…
Görselde paylaştığımız fotoğraflardan;
Birincisinde; Pontus Çeteleri…
İkincisinde ise; Osman Ağa’nın Çeteleri…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM