Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ASKERLİK HATIRASININ ANLATILDIĞI ASKERE GİDENLERE MANİ YAKILDIĞI
  • 0
  • 267
  • 17 Ocak 2022 Pazartesi
  • +
  • -

Hatta, okuması-yazması olmamasına rağmen;

Askere gidenlerin ‘paşa’ gibi yaşayıp, adeta rütbeli paşa sanıldığı çok-çok eski zamanlarda yaşanan mahalli bir öyküyü paylaşmak istiyorum bugün siz değerli sayfa paydaşlarımla..

Az öncede ifade ettiğim gibi;

Ben deyim, çok-çok eski zamanlarda…

Siz deyin, Osmanlının son günleri ve Cumhuriyetin emeklemeye başladığı yıllarda…

Yani;

Yolun-izin olmadığı…

Kimsenin doğru-dürüst karnının doymadığı…

Ama yine de umudun yitirilmeyip, ta bugünlere düşlerin kurulduğu yıllarda;

Yavuzkemal yöremizde yaşanan bir öyküyü paylaşmak istiyorum siz değerli dostlarımla…

Ülkenin birçok kırsal kesiminde olduğu gibi;

Söz konusu yöremizde de yoksulluk, açlık ve sosyal yaşam yerlerde sürünmektedir…

Kiminin ekmek pişirecek unu yok…

Kiminin tuzu…

Kiminin bulguru yok…

Kimisinin pantolonunda kırk yama var…

Kimisinin giymeye mintanı ve donu olmadığı yıllardır…

Ama yoksulluk ne kadar diz-boyu olursa olsun…

Yöre insanının açlıktan nefesi ne kadar kokarsa koksun;

Askerlik çağına gelmiş bir delikanlının ‘askere gitme’ mutluluğunu sadece anası-babası, nişanlısı-nikahlısı, yavuklusu yaşamaz, bütün köy halkıyla birlikte yaşandığı yıllardır…

Üstelik bu mutluluk, ayrılık hüznüyle birlikte yaşansa da;

‘Peygamber Ocağı’ denilen yere gideceği için askere gidecek olan delikanlı da mutludur…

Arkasında onu uğurlayan akranları ve arkadaşları da mutludur…

Nasıl mutlu olmasınlar;

Askere gidecek delikanlı ‘kutsal görevini’ yapıp-bitireceği için seviniyor…

Analar-babalar;

Askerlik çağına gelmiş oğlunun askere gitmesinin mutluluğunu yaşıyor…

Yavuklusu, nişanlısı, nikahlısı veya karısı;

Bir an önce askerliğini bitirip, dönüşte ikinci bir yaşamı ömür boyu bir daha ayrılmadan birlikte yaşamayı düşünüyor…

Geride bıraktığı bazı arkadaşları -kişisel çıkarlarını düşünüp- askere giden arkadaşının ne zaman ‘izine’ geleceğini ve ne zaman teskere alacağı günleri hesap ediyor…

Kişisel hesaplarını gizil tutarak neden böyle düşünüyor?

Çünkü askere giden arkadaşı ‘izine’ veya ‘teskere’ alıp döndüğünde kendisine bir veya iki paket ‘asker cıgarası’ getirecek…

Birkaç gün veya bir haftada olsa;

Boğazını yakan kaçak tütün sarmayı bir tarafa bırakacak ve ‘sarılmış’ asker cıgarası içecek…

Her neyse…

İşte bu ‘yokluğu ve yoksulluğun’ yaşandığı tarihlerde;

Giresun-Şebinkarahisar oto yolu Yavuzkemal üzerinden yapıldığı yıllar olup ve yöre halkının -gözleri iri- horultular çıkararak yol alan büyük bir makineyi (otomobili) halk ağzıyla ‘tmofili’ ilk gördüğü yıllarda, birbirini (kimseler duymadan) çok seven iki yavuklu vardır…

Ancak bu iki yavuklunun hiç kimse bilmese de;

Köyde yapılan düğünlerde en güzel mani söyleyen yaşlı bir kadın bu iki yavuklunun birbirini çok sevdiklerini bilmektedir…

Ve bu bildiği sırrı kimselere söylememektedir…

Öte taraftan;

Uzaklıktan mıdır?

Yoksa yol parası olmadığından mıdır? bilinmez;

Askere giden delikanlı ‘izine’ gelmediği gibi uzun süre köydeki anasına-babasına mektup filanda göndermez…

Köyde kendisini bekleyen yavuklusu kız ise;

Biriken özlemleriyle birlikte, derdini kimselere söyleyemiyor…

Günden-güne adeta iç çekerek erim-erim eriyor!

Ve köyde bir düğün oluyor;

Söylediği ‘manileri’ mutlaka yaşanmış bir öyküye dayandıran ‘mani’ okuyan kadın, uyarladığı en güzel ‘manilerin’ eşliğinde köyün genç kızları ‘gelinle’ birlikte şıkır-şakır oynuyor…

Ama ‘yavuklusu’ askerde olan kızı;

Kimse ikna edip bir türlü oyuna kaldıramıyor…

Hatta genç kızlardan birisi;

“Gız anam-bacım derdin ne senin?

Sende bizimle kalkıp oynasana” dediğinde…

Uzun süredir bu sırrı bilip ve saklayan ‘mani okuyucu’ kadın;

Ya kendini yaşanan coşkuya kendisini iyice kaptırdığından…

Ve ya da -bilinmez- boş bulunduğundan, oyuna kalkmayan kız için şu uyaklı sözler dökülür dilinden;

(Mahalli dil ve şiveyle veriyorum;)

“Arabalar aşıyo,

Bekteşi dolaşıyo,

Gız seni alacak çocuk;

Eskerlik de yaşıyo.

Çarığının arkası,

Yamalıdır yamalı,

Gız seni alacak çocuk

Beli şimdi gamalı.”

Bu ‘manileri söyleyen ‘manici kadın’ oyuna kalkmayan yavuklu kıza; “gız, ne düşünüp duruyorsun?”

“Sen burularda aç gezerken, yavuklun askerde paşa gibi yaşıyor”

“Karavana bedava”

“Yediği önünde, yemediği arkasında” diyerek moral mi vermeye çalıştı onu bilemeyiz ama…

Bu manilerin daha sonra 1950’lili yılların başında bir ‘Taş Plakta’ türkü olarak dinleyenler var…

Taş plağa bu türküyü mahalli sanatçılarımızdan birisi okuyor…

Ve çok zaman geçmeden de unutuluyor…

(Ki; bu öyküyü -şimdi aramızda bulunmayan- çok değerli Soner AKAR ağabeyimizden dinlemiştim bu öyküyü)

Işıklar işinde uyusun…

Ben Soner Akar ağabeyimizden dinlemiştim…

Şimdi bende kalmasın diye de;

Sizlerle paylaşmayı düşündüm…

Bir başka sohbette buluşmak üzere;

Hoş kalın,

Hoşça kalalım,

Sağlık ve esenlik içinde olalım…

Ve bunun olabilmesi içinde;

Uyulması gereken kurallara hep birlikte uyalım..

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM