Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
BEYLER LÜTFEN DİNLER’MİSİNİZ SİZLER BİZİM ÖĞRENCİMİZSİNİZ
  • 0
  • 279
  • 02 Şubat 2022 Çarşamba
  • +
  • -

Kiminizi;

Kars’ın bir dağ köyünde okuttuk…

Kiminizi;

Kırıkkale’de, Denizli’de, Hakkari’de…

Kiminizi de;

Büyük şehirlerin göbeğinde okutup yola koyduk…

Şimdi oturduğunuz koltuklar çok yükseklerde olabilirsiniz…

Emir verdiklerinize, sırtımızda coplarını kırdırabilirsiniz…

Verdiğiniz kutsal buyruklarla, yerlerde sürükletebilirsiniz…

Kısacası;

Aşağılayabilirsiniz…

Küçümseyebilirsiniz…

Hatta ve hatta hızınızı alamazsanız, hakaret bile edebilirsiniz…

Ancak şunu unutmayınız ki;

Yanınıza yaklaştırmak istemediğiniz…

Dinleme tenezzülünde bulunmadığınız o insanlar;

Sizin öğretmenleriniz…

Kimisi;

İlkokul öğretmenlerinizden biri…

Kimisi de;

Ortaokul ve Liseden öğretmeniniz…

Onun için;

Durun vurmayın!

Parmağınızı ve copunuzu havada sallamayın…

Hele şöyle bir sakinleşin;

Öğrencilik yıllarınızda olduğu gibi öğretmenlerinizi bir dinleyin…

Bakalım ne diyecekler?

Düne kadar öğrencisi olanlardan bakalım ne isteyecekler?

Efendim;

Sizlerin de çok iyi bildiği üzere, şu ‘eğitim sistemimizi’ bir türlü rayına oturtamıyoruz…

Ve yüz yıllık cumhuriyet tarihinde;

Kabine içerisinden en çok ‘Eğitim bakanını’ değiştiriyoruz…

Sadece ‘bakan’ değişse eyvallah…

Her yeni gelen ‘bakan’ eskisinin getirdiği sistemi beğenmiyor…

Kafasına göre o da bir ‘yenilik’ getiriyor…

Kısacası, böyle yapa-yapa ‘eğitim sistemi’ yaz-boz tahtasına dönüşüyor…

Şimdi de;

‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ diye bir yasa çıkarılacakmış…

Ve çıkarılan bu ‘yasayla’ öğretmenler-bir nevi rütbe sistemiyle-değerlendirilip, ayrık tutulacakmış…

Ve düşünülen statü şöyle olacakmış;

Sözleşmeli öğretmen…

Öğretmen…

Uzman öğretmen…

Başöğretmen şeklinde sıralanacakmış…

Ve işin en ilginç en düşündürücü yanıysa şurası;

Bu ‘yasanın’ çıkmasını bazı öğretmen sendikaları bir an önce çıkması için can atıyor…

Bazı ‘öğretmen sendikaları’ ise ‘Kariyer Sınavları’ yaparak ‘Apoletli Öğretmen’ sistemine karşı çıkıyor ve gerekçelerini şöyle dile getiriyor;

“Kariyer sınavı, her şeyden önce çalışma barışını bozar…

Öğretmenler arasındaki mesleki dayanışmayı ortadan kaldırır…

Eğitim emekçileri arasındaki rekabeti artırarak aralarındaki güven ilişkisini zedeleyecek özellikler içermektedir…

Ayrıca öğretmenler arasında hiyerarşi yaratmak, aynı işi yapan öğretmenlere farklı ücret politikası uygulamak, ‘eşit işe, eşit ücret’ ilkesine aykırıdır” diyorlar…

Ve bu konuda örnekte verip, şöyle diyorlar;

“Çıkarılmak istenen yasada Uzman öğretmenlere ödenen eğitim öğretim tazminatı yüzde-20’den yüzde-60’a çıkarılacak…

Başöğretmenlere ödenen eğitim-öğretim tazminatı ise;

Yüzde-40’tan, yüzde 120’ye yükseltilecek….

Ve bu durumda da diyorlar;

Farklı derecedeki öğretmenler için olumsuz sonuçlar doğurması kaçınılmazdır…

Böylece öğretmenlik mesleğinin ve öğretmenin saygınlığı, öğrenci ve velilerin farklı değerlendirmeleri ile polemiğe açılacak…

Öğretmenlik mesleği daha da itibarsızlaştırılacaktır” diyor;

Eğitim-Sen ve Eğitim-İş Sendikası çatısı altında örgütlenen eğitim emekçileri…

Ve bu düşüncelerini belirtmek içinde;

Mensubu olduğu ‘Milli Eğitim Bakanlığına’ gitmek istiyorlar…

Karşılarında ‘bir zamanlar öğrencileri olan’ polisleri buluyorlar…

Öğretmenlerinin karşısına çıkan polisler;

“Emir büyük yerden!”

“Bizlerde onların emir kuluyuz” diyerek;

Bir zamanlar kendilerine ders veren öğretmenlerine karşı koyuyorlar…

İtip-kakıyorlar…

Cop kullanıyorlar…

Eeeee?

E’si şu;

Bugün hangi babayiğit ortaya çıkıp da;

“Benim hiç okula gittiğim olmadı.”

“Beni hiçbir öğretmen okutmadı.” kim diyebilir?

Sözün kısası;

Koltuğu ve mevkii nerede olursa-olsun…

İster en alt kademede ve isten en üst mevkilerde bulunsun…

Herkesin bir öğretmeni vardır…

Ve o ‘sırt çevirdiğiniz’ öğretmenler ki;

Bilgileriyle geleceklere ayna ve ışık tutanlardır…

Bin-bir çeşit fidanlarla ‘meyve bahçesi’ kuran Bahçıvanlardır…

Öğrencileri en güzel yerlere gelsin diye;

Gecesini-gündüzüne katıp ‘öğretmen hastalığına’ yakalananlardır…

Sizlerin beyni ve geleceği aydınlansın diye;

Kendisi mum gibi eriyip, geldiğiniz mevkilere vesile olanlardır…

Onun için;

Hemen öğretmenlerinizin üzerine yüklenmeyin…

Önce (yapmacık olmayan) saygınızı gösterin…

Fikirlerini benimsemeseniz nezaketen bir dinleyin…

Kapılarınızı kilitleyecekseniz; ondan sonra kilitleyin…

Ne dersiniz;

Öğretmen Günlerinde nutuk atanlar…

Yapmacıkta olsa;

Öğretmenlere toz kondurmayanlar…

Böylesi durumlarda;

İstek ve taleplerini dile getirmeye çalışan öğretmenlerini dinleseler acaba kıyamet mi kopar?

Buyurun…

Şimdi söz sırası sizin;

‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ ile getirilmek istenen öğretmenleri birbirinden ayıran ve ayrıştıran ‘apoletli öğretmenlik’ sistemine ne diyorsunuz?

Nezaketen de olsa;

Öğretmenlerin istek ve taleplerini dinlemek istemeyenler hakkında nasıl düşünüyorsunuz?

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM