Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
HERKES GİBİ BENİMDE BİR ANNEM VARDI HER TÜRLÜ YOKSULLUĞU BİRDEN YAŞADI
  • 0
  • 411
  • 16 Mayıs 2023 Salı
  • +
  • -

Yani;

Zenginlik nedir, neye denir hiç tanımadı…

Bu dünyaya veda ettiği güne kadar;

Yoksullukla hep can-ciğer arkadaş gibi yaşadı!

Onun zamanında;

Kız çocuklarının ‘Kuran Mektebinden’ başka okula gitmesi günah sayıldığından okula gönderilmemişti…

Sadece ve sadece namaz duaları öğretilmişti…

Hatta ‘Cüz’ eğitimi de almadığı için;

Arapça yazılan ‘elif’ harfini görse ‘mertek’ sanırdı!…

Üstelik sadece Arapça harfleri tanımamakla kalsa yine iyi…

Yerde Latin harfleriyle yazılmış bir kağıt parçası görse;

‘Kuran Harfleriyle’ karıştırır, besmeleyle yerden kaldırır ve üç defa öpüp alnına koyduktan sonra çiğnenmesin diye yüksek bir yere kaldırırdı…

Yani;

Okuma-yazma bilmezdi ama…

Kadere ve alınyazısı onun tek dayanağıydı!…

Ve başına hangi kötü olay gelirse gelsin;

Bütün bunların alnına yazıldığı ‘yazıdan’ dolayı ileri geldiğine inanırdı…

İnançlıydı;

Namazında-niyazındaydı…

Haram neye denir?

Helal lokma nasıl yenir?

Sabah-akşam bu konuda nasihat yapardı…

Asla ve asla ‘haram lokmanın’ yanına yanaşmazdı…

Yoksulluk kapının eşiğinden ayrılmasa da;

Ve o günü boğazından hiçbir lokma geçmeyip aç kalsa da…

Kapıya bir dilenci veya karnı aç biri gelince;

Kıyada-köşede zor günler için sakladığı bir lokmayı veya hırkayı kapımıza gelen kişiye verirdi…

Ve yardım ettiği konuğu uğurlarken de;

“Senin bize dua etmen yeterde, artar bile” derdi…

Hatta ve hatta işi daha da ileriye götürür;

“Bir şeye ihtiyacın olursa, yine gel” diye de tembih ederdi…

Özetleyecek olursak;

Biz üç erkek kardeştik…

Üçümüzde yoksul bir ailenin üyesiydik…

Birçok aile varsıllık denizinde kulaç atarken;

Bizler hep; “elbet bir gün bu yoksulluk bizim kapımızı da terk eder” düşleriyle çocukluk ve gençlik yıllarımızı tükettik…

Belki de şöyle ifade etsem daha doğru olur;

“O, benim yoksul anam ve babam, yemediler içmediler…

Bizim daha iyi ve daha güzel yaşamamız için;

Boğazından kesip, dişinden-tırnağından artırıp, bizim için ömürlerini kısaltıp tükettiler…

Burada bir gerçeği daha ifade etmek isterim;

Benim anam -miladi takvime göre- ne doğduğu günü bilirdi…

Nede ‘anneler gününün’ ne zaman olduğunu bilirdi…

Hatta birisi böyle bir ‘günün’ olduğunu söyleyince de;

“O da neyin-nesiymiş” diyerek gülüp geçerdi…

Uzun sözün özü;

Kimisinin anası zengin bir ailenin kızıdır…

Eğitimlidir, okur-yazardır…

Belki de elini sıcak sudan soğuk suya sokmazdır…

Kimilerinin anasıda;

Benim anam gibi ‘alınyazısından’ başka yazı tanımazdır…

Tozun-toprağın, ekilecek-biçilecek toprağın hanımıdır!…

Çocuklarını sevmek için gece-gündüz ayrıma yapmayan;

Varını-yoğunu çocuklarının mutluluğu için adayan anadır…

Ve bu tespitten sonra;

Başta benim rahmetli çilekeş anam olmak üzere, yaşayan tüm anaların ‘Anneler Gününü’ kutluyorum…

Aramızdan ayrılan tüm annelerinde;

Işıklar içerisinde uyumasını diliyorum…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM