Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Dereli’de yaşanan ‘sel felaketiyle’ ilgili 6. yazımı yazıyorum.
Daha doğrusu;
Son bir değerlendirme yaparak bu konuda yaptığımız ‘afet sohbetlerini’ sonlandırmak istiyorum…
Efendim;
22 Ağustos tarihinde başta Dereli ilçesi olmak üzere Giresun’un;
Yağlıdere, Doğankent, Çanakçı, Güce, Tirebolu, Espiye, merkez Çaldağ beldesi yöresinde büyük ‘sel felaketi’ meydana gelerek; çok büyük zarar verdiği gibi, aynı zamanda 10 kişinin de canını aldı…
Ancak;
Giresun genelinde yaşanan ‘sel felaketi’ en çok Dereli Merkezine zarar verdi…
Yani;
Bu kez ‘sel felaketi’ Dereli ilçe merkezine çok kötü vurdu…
Mevcut üç caddenin üçü’de-adam boyu-çamur çorak doldurdu.
Dağlardan gelen taş-kesek ve kayalar sokakların içinde -adam boyunu-geçen doğa atıklarını dükkanların içine soktu…
Yani en kestirme yoldan söyleyecek olursak;
Dereli esnafını bir gecede ‘iflas sandalyesine’ oturttu!
Ve ardından (sağ olsunlar) saygıdeğer ‘bakanlarımız’ yaşanan ‘sel felaketinin’ ortaya çıkardığı zararı bizzat yerinde görmek için akın-akın Dereli ilçesine ‘geçmiş olsun’ ziyaretine geldiler…
Çizmelerini giyip ilçe merkezini boydan-boya gezdiler..
Felaketzedelere “geçmiş olsun” dileklerini bildirdiler;
“Üzülmeyin, ne kadar zararınız varsa hepsini de karşılayacağız” dediler..
Ve en büyük müjdeyi vererek;
“En yakın zamanda sayın cumhurbaşkanının’da gelecek” diye deklere ettiler..
Ve şimdiiii..
Eğri oturup, doğru konuşacak olursak;
Türkiye’nin dört-bir yardıma koşan kurum ve kuruluşlar oldu..
Birçok ‘belediye’ İş-makinelerini Dereli ilçesine doldurdu..
Hatta inanılacak gibi değil ama;
İlçe girişine kadar 2 kilometre uzunluğunda ardı-ardına park etmiş Büyük Şehir Belediye araçlarıyla doluydu..
Su ve yiyecek taşıyan onlarca kamyon ve hizmet arabaları..
En az elli dolayında İş- Makineleri..
Yüzün üzerinde harfiyat taşıma kamyonları (hepsi ilçe merkezine giremediği için) ilçe dışında park edip, görev sırasını bekliyordu.
Ve;
23 Ağustos tarihinden 31 Ağustosa kadar ilçeye her gün en az bir ve iki ‘bakan’ girip çıkıyordu…
Hatta bu yüzden Dereli ilçe merkezine yönelik yollarda trafiğin düzenli akışı (polis barikatları kurularak) bayağı aksıyordu…
Derken, sayın cumhurbaşkanımızın da 29 Ağustos tarihinde (cumartesi) günü Dereli’ye geleceğini söylediler…
Ama her nedense bu ‘kutsal ziyareti’ Pazartesine ertelediler…
Ve pazartesi öğleden sonra sayın cumhurbaşkanımız, Giresun üzerinde Helikopteriyle birkaç tur attıktan sonra Dereli ilçesine iniş yaparak (Dereli için) ‘tarihi ziyareti’ gerçekleştirdiler…
Sayın cumhurbaşkanımız Dereli merkez ilçeye indiğinde ilçenin sokaklarında ‘selden geriye kalan’ hiçbir afet görüntüsü yoktu…
Cumhurbaşkanımız gelecek diye;
Dükkanların içerisindeki kum-çakıl harfiyatı kaldırılmış…
Bir gecede bütün dükkanların camı-çerçevesi takılmış..
Ve mümkün olduğu kadar (dükkanların içi boş olsa da) kapısı bacası iyice temizlenmiş bir şekilde bekliyorlardı gelecek olan kutsal ziyaretçisini!
İnanılacak gibi değil ama…
İnanan inansın, inanmak istemeyen inanmasın;
İki-üç günün içerisinde (hangi hızlı teknoloji kullanıldıysa) Dereli merkez ilçenin sokakları hızlı bir şekilde asfaltlanmıştı..
Yani;
Sayın cumhurbaşkanımızın ayakları çamura değmesin diye bütün sokaklar ter-temiz edilmişti…
Halbuki, sayın cumhurbaşkanımız sel felaketinin ortaya çıkardığı tahribatı görmeye gelmişti;
Ama göremeden geri dönüp gitti…
Fakat yinede sağ olsun saygıdeğer cumhurbaşkanımız…
Sel felaketinin bıraktığı zararlar yüzde-yüzünü göremesede…
Yine de; “bütün yaraların sarılacağına dair” söz verdi…
Hatta ‘sel felaketzedelerinin’ moralleri düzeltmek için onlara halis Rize çayı bile ikram etti!
Şimdi sözü şuraya bağlayarak sohbetimizi bitirmek istiyorum;
“Keşke sayın cumhurbaşkanımız, Dereli ilçesine gitmek için yolculuğunu havadan değilde, Aksu vadisinden giriş yapıp, karadan yapacağını söyleseydi kurmaylarına.”
Söyleseydi de;
15 yılda bitirilemeyen yolları, köprüleri, tünelleri ve viyadükleri de görseydi de;
Üç gün içerisinde bu eksikliklerde tamamlansaydı!
Böyle bir fırsat daha ele ne zaman geçecek!?
Hemde ilçede onlarca İş-makinesi ve yüzlerce kamyon varken;
Bir kalemde bu işte halledilir ve ‘bitirilmeyen’ Dereli yolu da bu sayede bitirilmiş olurdu…
Ve birde bunun yanında (gazeteler yazmadığı ve televizyonlarda duymadığımız için) şunu düşünüyor ve merak ediyorum;
“Acaba” diyorum…
Dereli’de bir yetkili ortaya çıkıp’ta sayın cumhurbaşkanımıza;
“Efendim, sizlerinde gördüğü gibi sel felaketine uğrayan esnafın elinde-avucunda hiçbir şey kalmadı.”
“Üniversiteyi gidecek çocuklarını okutacak güçleri yok…
Acaba bu öğrencilere bir öncelik tanınsa da, Yurtlara yerleştirilip ve ‘burs’ alma şansı tanınsa da, okullarından geri kalmasalar” diye, bu sorunu dile getiren birisi oldu’mu doğrusu bunu çok merak ediyorum..
Ve birde şunu çok merak ediyorum;
“Efendim, sel felaketinde evi sele giden veya sizlerin yıkılmasını istediğiniz evler yıkıl ve yerine ‘yeni konutlar ve TOKİ Evleri yapacağınızı söylüyorsunuz.
Bizim bir Yüksek Okulumuz var olmasına var ama; öğrencilerin ikamet edeceği bir Öğrenci Yurtları yok…
Acaba yapacağınız konutlarla birlikte 200-330 öğrencini yatıp kalkacağı birde ‘Öğrenci Yurdu’ yapılması mümkün müdür?” diye rica edilmiş midir? bunu çok merak ediyorum…
İnşallah söyleyen birisi olmuştur..
Hoş kalın,
Hoş kalalım,
Sağlıkla kalın,
Sağlıkla kalalım;
En önemlisi de;
Şu günden-güne çoğalan yağcılardan uzak kalalım…

NOT: Birinci görsel (o gün Covit-19 pandemiye aldırış etmeden) Sayın Cumhurbaşkanımızı dinleyenler..
İkinci görselde ise; 1.inci görüntü Dereli sokaklarının vaziyeti ve yapışık görüntü ise; 2 gün içerisinde asfaltlanmış şekli..