Yıldırım KİREZ
Yıldırım KİREZ
yildirim_kirez@giresungundem.com
SEN BİZDEN DEĞİLSİN
  • 0
  • 455
  • 16 Temmuz 2021 Cuma
  • +
  • -

Küçüklüğümde kahve kapısında hep anlatılır isimler zikredilir, dev oldukları büyük KOCA TOCA insanlardan bahsedilirdi,  bende bu devlerin hikayeleri ile büyüdüm. Bu devler varya dağların yükseklerinde, sisin, dumanın içinde güçlü, kudretli idi.

Gel zaman git zaman hikayeleri ile büyüdüğüm devlerin yanlarına ulaşmayı başardım.

Baktım gördüm anlı şanlı devlerin hikayerindeki gibi değil cüce olduklarını, ağır yükleri kaldıramadıklarını, seslerinin zayıf olduğunu, etrafındakilerin sözcülerini dinlemediklerini, kendi halinde cüceler olduklarını gördüm.

Koca koca devlerin peşinde giden insanlığın gidişatına baktığımızda dalgaların frekans ayarlarının yüreğe vuruş sinyalleri oldukça iniş çıkışlı olduğu görülüyor. Gidişatta mı bir gariplik var herkes bir gayda tutturmuş gidiyor mu? Boy gösterisi yapanlar mı dersiniz, iyi şeyler yaptığını düşünüp sizi yerden yere çalanlar mı?

Al birini vur ötekine.  Zaman da vurup öldürüyor yaşamı o da ayrı bir hikaye.

Dönüş yolunda kendi kendime ben yanıldım demeye utanıyorum. Çünkü devlerin bana anlatılan hikayelerini bende dostlarıma anlatmıştım. Övmüştüm, yükseklere koymuş, güneşe doğru çevirmiş parlatmıştım.

Şimdilerde bana devleri soranlara, devlerden medet  umanlara ne diyeceğimi düşünürken, aklıma tek bir cümle geliyor. Evet devlerin hikayelerini anlatıyordum ya, onlar dev değilmiş cüceymiş. Kimse devlere güvenmesin kendi hikayelerini yazsın.

Demek ki gözünde büyüttüklerin dilinle yüçelttiklerin, elinle yükselttiklerinin, kendine ait bir yaşantısı, çizgisi, idali, hevesleri, hayalleri var. Sen ancak bu hayallerine hizmet eden bir basamaksın.

O zaman cücelerin hayallerini gerçekleştirmesi için basamak olup paralanmak yerine, enerjini, potansiyelini kendi idallerin, hedeflerin için harca.

Sensin demeyle yol alınsa.

“Tuğrul Bey BİLGE bir hükümdar. Akıl ile hareket ediyor. İslam alemi ikiye ayrılmış. Mısır’da Fatimi Şii Halifesi var. Bağdat’ta Sünni Abbasi Halifesi var. İki mezhep mensupları, iki farklı Halife önderliğinde,  909’dan beri savaşıyor. Birbirlerini katlediyorlar.

Bağdat’taki Sünni Halifesi zor günler yaşıyor. Şii Fatimiler Suriye’yi almışlar. Sıra Bağdat’a gelmiş. Bağdat ve etrafında yaşayan Şii Büveyhoğulları Bağdat’ı kuşatmış. Sünni Halifesini hapsetmiş. Sünni İslam can çekişiyor. Halife, Şii Fatimiler ile Şii Büveyhoğulları arasındaki anlaşmazlık nedeniyle canlı tutuluyor.

Bu durumdaki Sünni Abbasi Halifesi, Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyden yardım istiyor. Tuğrul Bey Ordusu ile Bağdat’a geliyor. Şiileri kovalıyor. Elde ettiği  toprakları Sünni Halifesine bırakıyor. Sünni İslamın koruyuculuğuna başlıyor. Paçayı kurtaran Sünni Halife, Tuğrul Bey’i “Doğunun ve Batının Hükümdarı’’ ilan eden, hutbeyi camilerde okutuyor.  Sünni İslam tekrar ayağa kalkıyor.

Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in çocuğu olmuyor. Halifenin kızı ile evlenmek istiyor. Bu sayede doğan çocuk İslamın ve Türklerin Sultanı olacak ve Dünya Egemenliğine doğru Türkler yol alacaklar diye düşünüyor.

Fakat, Halifeden olumsuz haber geliyor. Halife “Sen sultan dahi olsan MEVALİSİN. Mevaliden doğan çocuk VELİAHT olamaz. Arap Mevaliye kız veremez.” şeklinde özetlenen cevap Tuğrul Bey’i derinden etkiliyor.

Hakaretin  gerisinde MEVALİ, BİZDEN OLMAYAN kavramı yatıyor. Malı, parası helal sayıyor ve ne oluyorsa olsun düşmanlığını unutmuyor.

İnsan, kitapta yerini  bulamasa da kaderde var olan ve her yaşanan olayın  tecellisidir.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM