Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ONLAR TOPLUMCU SANATÇILARDI NİTELİKLİ FİLMLERDE OYNARLARDI
  • 0
  • 254
  • 27 Ocak 2022 Perşembe
  • +
  • -

İşte o gerçek sanatçılar;

Hazan mevsiminde sararan yapraklar gibi yere düşüyor…

Bir-bir aramızdan ayrılıyor…

Ve öylesine çok azaldılar…

Öylesine çok azaldılar ki;

Geriye iki-elin parmakları kadar ya kaldı, yada kalmadı…

Şimdi burada hepsinin ismini -unutmadan-saymaya kalkacak olsak, sayfamızın alanı yetmez…

Onun için konuyu genelleme yaparak, genel bir çerçeve içerisinden bakmak istiyorum…

Amerika’nın nasıl ki sinema sektörü olarak ‘Hollywood’u varsa…

Bir zamanlar bizimde ‘Yeşilçam’ diye bir film sektörümüz vardı…

Ve ülkemizin bütün ‘film sanatçıları’ bu ‘Yeşilçam’ sinemasından yola çıkmıştır…

Kimileri ülke ve dünya çapında ünlü olmuş…

Ve kimileri de ‘başarı çıtalarını’ aşamayarak, figüran ve yardımcı oyuncu olarak kalmıştır…

Sohbet konumuz olan Fatma GİRİK;

Türk Sinemasının arşivinde yer alan en ünlü kadın oyuncularımız arasındadır…

1956 yılında figüran olarak başladığı sinema oyunculuğuna, daha sonraki filmlerde ‘başrol’ oynamış…

Ve o da bir çok sanatçı gibi;

Salon ve sosyete filmlerinde rol almış…

Burjuva kızı ve kadını karakterlerini canlandırmış…

Ve ‘aranan’ bir sanatçı olduktan sonrada;

Süslü-püslü, abuk-sabuk senaryolu filmlerde rol almamıştır…

Bizatihi yaşanmış öykülerin film yapıldığı;

“YILANLARIN ÖCÜ” filminde ‘Irazca Ana’ karakterini -aslından daha iyi canlandıran- Fatma Girik’in, o performansı ve başarısı nasıl inkar edilebilir ki?

Ya (aynı zamanda bir tiyatro oyunu da olan) KANLI NİGAR filminde ‘Kanlı Nigar’ karakterine nasıl can verdiğini nasıl unutabiliriz!?

Eğer ‘BOŞ BEŞİK’ filmini izlediyseniz;

Göç halinde olan devenin üzerindeki beşikten (Kartal’ın bebeğini kapıp götürdüğü için) boş görünce ve ‘Boş Beşiğin’ üzerine kapanıp analık duygularını çıldırarak öne çıkaran Fatma Girik’in canlandırdığı bu rolü nasıl unutabiliriz?

Ya ‘MERYEM ANA VE OĞULLARI’ filminde, oğullarının ‘Mafya Düzeninin’ içinde yer almasına karşı çıkması, ve oğulları öldürülüp ortadan kaldırılınca, çılgına dönünce oğullarının intikamını almak için yüreğini ortaya koymasını nalı unutabiliriz ki?

Kısacası, oynadığı filmleri tek-tek yorumlamak yerine, oynadığı 200 filmden aklımıza gelenlere söyleyecek olursak;

Yılmaz Güney’le birlikte oynadığı ‘ACI’ filmini…

KARA PEÇE filmini…

EZO GELİN ve ŞOFÖR NEBAHAT filmini izleyenler, bu filmlerin tadını hala zihinlerinde saklıyorlardır diye düşünüyorum…

Ancak, salt ‘toplumsal içerikli’ filmlerde rol almakla yetinmezdi ki Fatma GİRİK…

İçinde bulunduğu sektörün ’emekçilerinin’ emeğinin sömürülmemesi içinde onları bir araya getirip örgütlemeye çalışırdı..

1 Mayıs Emek Bayramlarında;

Sinema emekçilerinin en ön saflarında yer alırdı…

(Görselde paylaştığım fotoğraf; 1978 yılında yapılan 1 Mayıs Töreninde en önde elinde megafon ve hazırladıkları 1 Mayıs Bildirisini hem sesli-sesli okuyarak, sinema emekçilerinin düşüncelerine dile getiriyor ve hem de yürüyorlar)

Hemen arka planda olan sanatçılarsa şunlar;

Sancağı taşıyan; Kadir İNANIR

Slogan Sorumlusu; Tarık AKAN

Yürüyüş Düzeni Sorumlusu; Kemal SUNAL

Ve diğer sinema emekçileri…

İşte böyle bir sinema sanatçısıydı Fatma GİRİK…

Salt sinema oyunculuğunu düşünmeyen…

Yaptığı sanatı ezilen ve sömürüye tabi olmuş halkıyla bütünleştiren…

Emekten ve sanatın özgürlüğünden yana olan…

İnsan Haklarına öncülük tanıyan…

Demokratik mücadelelerde en ön planda yer almak isteyen bir kafaya ve yapıya sahipti Fatma GİRİK…

1989-1994 yılları arasında bir dönem Şişli Belediye Başkanlığı da yapan Fatma GİRİK…

Son yıllarda ‘Çoklu Organ Yetmezliği’ ile birlikte Covit-19’a da yakalanan Fatma Girik, 24 Ocak tarihinde aramızdan ayrıldı…

Ayrılmadan önce de şöyle bir mesaj bıraktı;

“Öldüğümde arkamdan konuşmasınlar bana yeter.”

(Bu vasiyeti elbette kütü konuşacak olanlar içindi)

Ama biz arkasından şöyle konuşmak istiyoruz;

“Sinema dünyamızda sizin ve sizlerin yeri doldurulamayacaktır.”

Çünkü sizler;

Halkın sanatçılarıydınız…

Çünkü sizler;

Sanat yoluyla bu halkı aydınlatmaya çalıştınız…

Şimdi bu durumda;

Bizler sizi ‘unutmak için’ nasıl rafa kaldırırız!

Gittiğin yere;

Güle güle git büyük sanatçı, güle güle git…

Yolların ışık…

Mekanın cennet olsun…

Işıklar içinde uyu…

(Dedikten sonra?

24 Ocak 2007 tarihinde bir başka daha değerimizi kaybettik…

Üç-beş cümlede olsa, onu da yad etmek isterim…

Adı; İsmail Cem İpekçi..

Gazeteci-yazar…

1974-75 TRT Genel Müdürü…

Siyasetçi…

1997-2002 yılları arası Dışişleri Bakanı…

Çok kısa süreli TRT Genel Müdürlüğü sırasında;

Ümit Kaftancıoğlu gibi öykü ve senaryo yazarlarıyla özellikle ‘Arkası Yarın’ programlarıyla hafızalarda iz bırakmıştır…

Bana göre;

Kısa süreli TRT Genel Müdürlüğü yapsa da, son elli yıllık TRT Genel Müdürlüğü yapanlar arasında en başarılı olanıdır…

Sizler nasıl düşünürsünüz onu bilemem ama;

Ben sayın İsmail Cem İpekçi’nin; Dışişleri Bakanıyken, komşumuz Yunanistan Dışişleri Bakanıyla ‘Barış Köprüsü’ kurma çalışmalarını takdir edenlerin arasında yer almaktayım…

Ve bu duygularla da;

24 Ocak tarihlerinde kaybettiğimiz öteki değerlerimiz gibi bu iki değerimize de ‘ışıklar içinde uyusunlar’ temennisiyle sohbetimizi sonlandırıyorum…

Bir başka sohbette görüşmek üzere;

Hoş kalın,

Hoş kalalım,

Sağlık ve esenlik içinde olalım…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM